Hasan CANAT
AKIL DANELERİ
Yıl 2010… Taksim’de bir kültür merkezinin önünde çok sevdiğim bir ağabeyimle kültür, sanat, edebiyat ve sinemaya dair ayaküstü sohbet ediyoruz. O zamanlar yaşımız gençti ve ileriye yönelik güzel hayallerimiz vardı. Bunları konuşurken sevgili ağabeyim bana; “Hasan sen daha gençsin, ileride anlarsın. Bunların kültürle sanatla sinemayla alakaları yok. Bunlar ikinci karının, üçüncü arabanın, dördüncü evin, beşinci yazlığın hesabını yapıyorlar” demişti. “İnşallah öyle olmaz” diye dua etmiştim gayriihtiyari… Birbirimize bakarak gülümsemiştik.
Bugün onlar her yere virüs gibi yayıldılar. Allah’a inanırlar ama güvenmezler, çok konuşurlar, dünyayı çok severler, insanlara kibirli davranırlar. Dikensiz gül bahçesinde yaşarlar. Hayatlarında dert, sıkıntı, stres yoktur. Yedikleri önlerindedir, yemedikleri arkalarındadır. Ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmazlar. Otobüsle veya minibüsle işe gidemezler. İki ay kirada oturamazlar. Üç gün parasız yaşayamazlar. Çünkü bütün varlıklarını hak etmedikleri makamlarına ve mal varlıklarına adamışlardır. Yaradılış gayelerini bundan ibaret zannederler.
Ben onlara “akıl daneleri” demek istiyorum. En güzel makamlar onlara hediye edilir. Kiminle nerede, ne zaman fotoğraf çekineceklerini çok iyi bilirler. Maaşlarını tıkır tıkır alırlar ama sorumluluk almazlar. Bulundukları makamların bütün nimetlerinden dibine kadar faydalanırlar ama herhangi bir sorun çıktığı zaman havaya bakarak ıslık çalarlar. Bazen de “vatan, millet, bayrak, ezan” diye sloganlar atarlar. Rakamlarla konuşmaktan haz duyarlar, keyif alırlar. Halktan ve haktan kopuk bir şekilde yaşadıklarının bir türlü farkına varamazlar.
“Kültür” dersiniz, “bilmem kaç tane kültür merkezi açtık” derler. “Sanat” dersiniz, “dizi ihracatında dünya ikincisiyiz” derler. “Sinema” dersiniz, “bilmem kaç tane sinema salonu açtık” derler. “Tiyatro” dersiniz, “tiyatroculara son bilmem kaç yılda bilmem kaç milyon TL destek verdik” derler. “Peki, dünya çapında kaç sanatçı, şair, yazar, tiyatrocu, müzisyen, ilim adamı ve mütefekkir yetiştirdiniz?” diye sorsanız doğru düzgün cevap veremezler. Makamlarını kaybedeceklerini anladıkları an size homurdanarak iftira atmaya kalkışırlar.
“Fahiş ev fiyatlarına bir çözüm bulun” deseniz, “Bir önceki yıla göre ev satışlarında yüzde bilmem kaç artış görülmüştür” derler. “Araba fiyatları ne olacak?” deseniz, “Her evde bir araba var, zengin bir ülkeyiz” derler. “Çarşı pazar yanıyor, fiyatlar roket gibi yükseliyor” deseniz, “Sizin Avrupa’dan Amerika’dan haberiniz yok galiba, orada da aynısı oluyor” derler. “Hayat pahalılığı”, “geçim sıkıntısı” veya “boş tencere” gibi sözleri asla ciddiye almazlar. Çünkü milletin ne çileler çektiği umurlarında bile değildir.
Her şeyi biliyorlar ve her şeye bir cevapları var. İyi bir şey olduğu zaman “biz yaptık biz” diyorlar. Kötü bir şey olduğu zaman “biz yapmadık, onlar yaptı” diyorlar. Mesela deprem oluyor, demiri suçluyorlar. Sel oluyor, suyu sorumlu tutuyorlar. Seçimleri kaybediyorlar, yine sorumluluk almıyorlar. Kendilerini mi kandırıyorlar, kendilerinden başka herkesi gerizekalı mı zannediyorlar, Allah’ı mı kandırmaya çalışıyorlar, çözemedim gitti. Bana soracak olursanız öyle vurdumduymaz, öyle şahsiyetsiz, öyle kepaze tipler ki, evlat olsalar sevilmezler.
Diyorum ki, bu “akıl daneleri” ile belirli günlerde küçük etkinlikler yapsak… Pavyon olmasın da, mesela kültür merkezlerinde veya kıraathanelerde onlara sahne kursak… Sahneye çıkıp yaptıkları kepazelikleri, çevirdikleri dolapları, verdikleri tavizleri sanki büyük bir marifetmiş gibi ballandıra ballandıra anlatsalar… Onları izleyen seyirciler de arada bir “sizde hiç utanma arlanma yok mu?” diye sorsalar, onlar da “yok” diye bağırsalar… Sakın “evin barkın yok mu?” diye sormayın. Böyle sorarsanız “yok” diyemezler.
Ben de bir kenardan onları izlesem… 2010 yılında ağabeyimle yaptığım sohbeti anımsayarak içimden “sen haklı çıktın be abi” desem… Ve onlara dörtlük şiirler yazsam… “Muhafazakâr olarak çıktılar yola… Savruldular birer birer sağa sola… Aslında yoktu herhangi bir suçları… Onları çok yanılttı anket sonuçları”…
Akılsız daneler. Dünyalık peşindekiler, dünya ölümlü. hesap ağır.
Allah cc razı olduğu kullardan eylesin.
Hasan Canat ustam çok güzel anlatmışsiniz.
mümin Türkiye de birde kendine Müslüman diyen zenginleri ile sınav oluyor.