Bestekâr Ramazan Özyurt ile şiir, şarkı, nota ve müzik dünyasına yolculuk

16

Bestekâr Ramazan Özyurt ile röportajı Sibel Unur ÖZDEMİR yaptı. 

Şiirlerin notalarla buluşmasını sağlayarak müzik dünyasına birbirinden kıymetli eserler kazandıran değerli bestekâr Ramazan Özyurt beyefendi ile şiiri, şarkıyı, notayı, müzik dünyasını konuştuk…

Merhabalar Ramazan Bey. Öncelikle söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.

– Bu nazik davetiniz için ben çok teşekkür ediyorum.

Biliyorum bir insanın kendisini anlatması zor lakin ilk sorum “Ramazan Özyurt bize kendini nasıl anlatır?” olacak.  

-1964 yılı baharında Niğde ili, Altunhisar Kazasının Ulukışla Kasabası’nda dünyaya gelmişim. Memur bir babanın altı çocuğundan dördüncüsüyüm. İlk ve orta okulu köyümde okudum. Lise tahsilimi askeri okulda tamamladım. Astsubay olarak yurdumuzun değişik coğrafyalarında görev yaptıktan sonra 2004 yılında emekli oldum. 1993-1997 yılları arasında İktisat Fakültesi’ni bitirdim. Sevim Hanım’la evliyim. Burcu (Eczacı) ve Güneş ( Dr.Adayı) adında iki kız babasıyım. 2000’li yılların başında amatör ud çalarak başladığım çalışmalarım, 2010’lu yıllarda beste yaparak devam etti ve benim için müzik hayatımda vazgeçilmez bir tutku haline dönüştü. Günümüze kadar hepsi birbirinde kıymetli, her biri yurdumuzun değerleri olan yaklaşık 70 civarında şairin güftelerini besteledim.

Sizin emekli astsubay olduğunuzu öğrendik. Bir yanda disiplin gerektiren daha gerçekçi bir meslek bir tarafta ise daha melankolik duyguların hâkim olduğu, sazla sözle iç içe bir hayat. Bu ikilemin sizi etkilediği oldu mu hiç?

-Aslında farklı iki yan gibi gözükse de aslında müzik, hayatın doğumdan ölüme kadar her döneminde bizimle beraber.  Mesleğim geçimimi temin için zorunluluk.  Bu ikilem beni çok fazla etkilemedi. Çünkü askerlik hayatımı aile hayatıma ve sivil yaşantıma yansıtmamaya çalıştım. Emekli olduktan sonra sivil hayata çabuk uyum sağladım.

Notaların o büyülü dünyası ile tanışmanız nasıl oldu? Hani klasik bir cevap vardır herkes tarafından bilinen; çocukluktan itibaren müzikle uğraşırdım gibi. Siz bildiğim kadarıyla 2000’li yıllarda başladınız müzik hayatına. Sizi bu dünyaya çeken şey neydi?

– 2010 yılında bir gün rahmetli annemi rüyamda gördüm. Sabah işyerime gittiğimde gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulamadım ve birden;

 

ANNEM

Aklımdan hiç çıkmıyorsun,

Sanki her an yanımdasın.

Kokuna, sevgine doyamadan,

Göçtün de gittin.

Mahzun bakışını,

Yavrum deyişini,

Çok özledim; Anne

Ramazan Özyurt

İsimli şiirim ağzımdan döküldü. Kısa zaman sonra bu şiiri “Hüzzam” makamında besteledim. Yıllarca benimle yaşayan içimdeki çocuk artık uyandı;  yapmış olduğum ilk bestem “ANNEM”di. Bu vesile ile ebediyete intikal etmiş annelerimize şükranlarımı sunuyorum. Mekanları cennet olsun. Hayatta olan annelerimizin de ellerinden öpüyorum.

Annem’den sonra besteler birebirini kovaladı ve kovalamaya da devam ediyor.

Çok güzel bir şiir, çıkış noktası olması da kaçınılmaz. Bir anne olarak itiraf ediyorum ki ben de çok etkilendim. O zaman şöyle bir soru yönelteyim size.  “Annem” ile başlayan bu yolculukta feyz aldığınız üstatlar var mı?

– Geçmişten günümüze kadar Türk müziğine hizmet etmiş, katkı sağlamış değerli hocalarımıza minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Hepsi bizim için bir değer, bir kılavuz. Tabii ki isim olarak zikretmem uygun olmaz ancak etkilendiğim değerli hocalarım var. Bu arada günün 24 saati yanımda olup, benim yetişmem de çok emeği olan Sayın hocam, Değerli Bestekarımız Sadettin ÇEVİK’e teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.

Bir eserin ortaya çıkış süreci oldukça sancılıdır. Size ulaşan güfteler notalarla buluşmaya başladığı anda ve besteyi tamamladığınızda neler hissedersiniz?

– Gelen güfteyi defalarca okurum. Şairin ne söylemek istediğini ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırım. Şiir beni etkilemişse ud’umu alarak farklı makamlarda dolaşmaya başlarım. Nağmeler bir makama oturduğunda usulünü belirleyerek notasını yazarım. İşte benim bir çocuğum daha oldu derim ve bu sevincimi şairimle paylaşırım. Bu süreç çok yavaş olduğu gibi bazen de çok hızlı olabiliyor.

Sanırım size ulaşan her şiir notalarla buluşamıyor. Bir eseri besteleme noktasında o şiirde sizi kendine çeken temel unsurlar nelerdir?

– Çok şiir ve şiir kitabı geliyor. Elimden geldiği kadar okumaya çalışıyorum. Beste olacak şiirlerin dile dolaşan, akılda kalan, akıcı, dikkat çekici ve sade olmasına;  bunun dışında hece vezni gibi unsurlara dikkat ederim. Tabii ki şiirinde tadı bambaşka.

 

Bana göre bir şiir bestelendiği andan itibaren güfte olmuştur artık. Gerçekten böyle midir?Şiirle güfte farklı mıdır ya da arasındaki fark nedir?

– Bence şiirin şarkı olan kısmı güfte olmuştur. Çünkü bazı şiirlerin tüm mısralarını bestelemek mümkün değil. Güfte için, bir söz eserinin bestelenmiş kısmı, şiir için ise vezinli veya vezin tesiri uyandıran ahenge ve ses uyumuna sahip sözlü eser diyebiliriz.

Biz dinleyiciler şarkılarla eğlenir, şarkılarla efkârlanırız, şarkılarla gülümseriz, şarkılarla/türkülerle coşar, dans ederiz.  Gün olur dalıp gideriz çok uzaklara. Fal tutarız şarkılardan. Bu noktada sormak istiyorum ki besteleyeceğiniz eserin henüz şarkı haline gelmeden dinleyiciyi nasıl etkileyeceği konusunda bir fikre sahip olur musunuz ya da bu durumu gözeterek beste yapar mısınız?

– Bestelediğim her eseri aslında bir dinleyici kulağıyla da dinlemeye çalışırım. Benim için yaptığım eserlerde dinleyicilerin kendilerinden bir şeyler bulabilmeleri, kabul etmeleri çok önemli. Bazen kendi yaptığım bir besteyi bunu ben mi yaptım dediğim çok oldu. Bu bambaşka bir duygu.

Sizi çok iyi anlıyorum; çünkü aynı duyguları ben de yaşıyorum. Çok önce yazdığım bir yazı ya da şiiri yeniden okuduğumda “bunu ben mi yazmıştım?” diye gülümsüyorum. Evet, konumuza dönelim… Beste yapacağınız şiirin aruz veya hece ölçüsü ile yazılması önemli midir sizin için? Serbest tarzda yazılmış şiirleri de besteler misiniz?

– Hece veya aruz ölçüsü ile yazılmış sözlü eserler bir kalıba, bir ahenge uygun olduğu için her zaman tercih sebebidir. Bu arada serbest eserlerden de yaptığım bestelerim var. Ancak tercihim aruz ve hece ölçüsüdür.

Benim de pek çok şiirimi bestelediniz. Hatta rahmetli babam Orhan Erol Unur’un da “İnan” isimli şiirini notalarla buluşturarak ölümsüzleşmesini sağladınız. Buradan bir kez daha teşekkür ederim size.  An itibariyle kaç şiiri müzikle buluşturdunuz Ramazan Bey ya da şöyle sorayım bestelenmiş kaç eseriniz var?

– Bu arada ebediyete uğurladığımız babalarımızın mekanları cennet olsun. Ben de size çok teşekkür ediyorum. Çok güzel şiirler yazıyorsunuz. Gönlünüze sağlık, ilhamınız bol olsun. Bugün itibarı ile 300 civarında beste yaptım yapmaya da devam ediyorum. İnşallah yaptığım eserlerin dinleyeni bol olur.

Bildiğim kadarı ile pek çok makamda bestelediğiniz eserleriniz var. İlahiler var mesela. Sonra sözlerini benim yazdığım bir “Ninni”miz var.  Özel bir çalışma olan Ayten Dirier hanımefendinin “Çanakkale Serefrazı” isimli kitabında bulunan tüm şiirlere yaptığınız müziklerden oluşan farklı bir çalışma var. Hangi makamlar sizi kendine çeker?  Bir şiirin hangi makamda besteleneceğine nasıl karar verirsiniz?

– “Ninni”niz benim torunlarıma yetişmedi ama inşallah nice annelerin çocuklarının kulaklarına söyleyecekleri dilden dile dolaşan bir melodi olur.

Zaman zaman temalı eserler de yapmaya çalışıyorum.  Sayın Ayten DİRİER hanımefendinin yazdığı Çanakkale Zaferi ve Atalarımızın Anadolu’ya göçü ile ilgili birçok şiirini besteledim. Dini motiflerin işlendiği birçok eseri de ilahi formunda besteledim.

Makam anlamında her makamın kendine göre özelliği ve güzelliği var. Bir şiiri bestelerken konusuna, sözlerine, derinliğine göre makamını ve usulünü seçerim.

Sizin bir de yorumculuk yönünüz var.  Ben sizin yorumladığınız şarkıları dinlerken büyük keyif alıyorum. Can verdiğiniz şarkılara ses olmak nasıl bir duygu?

-Naçizane bestelerimi yorumlamaya çalışıyorum. Çok teşekkür ediyorum. Teveccüh gösteriyorsunuz. Ben kendi yorumum için bir şey diyemiyorum. Ama dinleyenler beğendiklerini söylüyorlar. Sağ olsunlar var olsunlar.

Bilmiyorum böyle bir çalışmanız oldu mu ama ben film müzikleri yapmayı düşünür müsünüz diye de sormak istiyorum size.

– Sayın Ayten DİRİER hanımefendinin senaryosunu yazdığı “CAKA BEY” isimli eserin sadece SONSUZ KOŞU olan şiirini besteledim. Eğer bu senaryo sahneye konur ise müziklerini yapmak isterim.

Sizin kendi şiirleriniz de var. Elbette kendi şiirlerinize de ses oluyorsunuzdur ama başka bestekârlar tarafından bestelenen şiirleriniz var mı? Bunu arzu eder misiniz?

– İnanın şu ara şiir yazmaya vakit bulamıyorum. Siz şairler öyle güzel şiirler yazıyorsunuz ki hepinize şükranlarımı sunuyorum. Tabii ki benim yazdığım şiirlerin de başka bestekarlar tarafından bestelenmesini isterim. İnşallah bir gün olur.

Eserlerin TRT repertuarından geçmesini önemsiyor çoğu bestekâr. Eserlerin TRT repertuarından geçmesi neden önemli?

-Benimde TRT repertuarına girmiş eserlerim var. Bizim için sanki TRT bir tescil yeri gibi, müzik adına bir otorite gibi. Bu sebeple önemli. Oysa günümüzde çok popüler olmuş bir çok eser TRT repertuarında değil.

Ekranlarda sürekli aynı (eski) şarkıları dinliyoruz. Yeni eserlere neden yer verilmiyor. Bizlerin eserlerimizi ekranlarda dinleyebilmemiz için izlememiz gereken bir yol var mı?

– Aslında biz bestekarların yarasına parmak bastınız. Bu sorun çok genel bir sorun. İnşallah şarkılarımız ekranlarda çok okunur demekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Ramazan Özyurt’un yarışmalara bakış açısı nasıldır? Ödül almış şiir ya da besteleriniz var mı?

– Bu güne kadar çeşitli yarışmalara katıldım. Ancak maalesef ödül alamadım. Aslında yarışmaları çok önemsiyorum. Fakat objektiflik anlamında aklımda soru işaretleri var. 2015 yılında Kadıköy Beste Yarışması’nın sonucu tam bir faciaydı.

Her şey ödül demek değil ki. Birkaç kişinin beğendiği bir eseri diğer birkaç kişi beğenmeyebilir. Değerli Sanatçılarımızdan Bülent Ersoy’un bir sözünün hatırladım şimdi: “En büyük jüri halktır.” der,  çok doğru söyler. Siz üretken bir insansınız. Çok yakında bir de kitabınız çıkacak ve hem müzik hem de edebiyat dünyasına değer katacak. Kitap fikri nasıl çıktı ortaya.

İnanın bende heyecanla bekliyorum kitabımı. Çok kıymetli güftekârlarımın katkıları ile inşallah güzel bir kaynak eser çıkacak. Çok eser üretiyorum, bunların kayıt altına alınması fikri ile kitap gündeme geldi. İnşallah güzel olacak.

Şimdiden hayırlı olsun kitabınız. Bazı bestekârların yönettiği korolar olduğunu biliyorum. Sizin böyle bir aktiviteniz var mı? İleride düşünür müsünüz?

-Çok kıymetli şef hocalarımızın yönettiği çok sayıda koro var. Ankara bu açıdan çok şanslı.  Ben şu an için hiç düşünmedim. İlerisi için çok erken.

Her güzel şeyin bir sonu var, derler. Biz de söyleşimizin sonuna geldik Ramazan Bey. Bir gün tüm eserlerinizin değerli yorumcular tarafından hem televizyon ekranlarından hem de radyolardan dinleyicilerle buluşmasını diliyor ve size canı gönülden başarılar diliyorum.

-İnşallah efendim.Beni köşenize konuk ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Tüm müzik dostlarıma sağlıklı, huzurlu ve müzik tadında bir hayat diliyorum. Esen kalınız.

 

 

 

 

 

 

 

16 Comments

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunlarda İlginizi Çekebilir

KYK YURT SONUÇLARI AÇIKLANDI

KYK YURT SONUÇLARI AÇIKLANDI Yayın: 5 Eylül 2024-14.25/Güncelleme: 5 Eylül 2024- 14.25 yenidunyagazetesi.com Haber Merkezi/Ankara- Gençlik

En iyi WordPress hosting hizmetleri için DomainMerkezi'ni ziyaret edin.