HAYALİ YALANLAR!

Hasan CANAT

HAYALİ YALANLAR!

Son zamanlarda yazılarımdan dolayı beni çok eleştirenler oluyordu. Yazılarımla toplumu umutsuzluğa sevk ediyormuşum, yapılan güzellikleri hiç görmüyormuşum, muhalefetin ekmeğine yağ sürüyormuşum gibi bir sürü eleştiri… Aslında haksız da sayılmazlar. Neticede her şeyi eleştirmek mecburiyetinde değiliz. Bazen güzel gelişmeler de oluyor. Madem öyle, o zaman size güzel haberler vereyim.

Şehirler artık alışveriş merkezlerinin çevresine değil, camilerin çevresine bakılarak kuruluyor. Şehirlerin işlek caddelerindeki güzellik merkezlerinin çoğu kapandı. Onların yerine kütüphaneler ve bilim merkezleri açıldı.

Ahlaksız diziler 3-4 bölümden sonra final yapıyor. Çünkü bilinçli bir seyirci var. Gelenek ve göreneklerine ters gelen dizi ve filmlere öyle bir tepki gösteriyorlar ki televizyon kanalları çaresizce diziyi yayından kaldırıyor. Daha önce adını sanını duymadığımız yönetmenler ve yapımcılar ülkemizin tarihini, kültürünü, medeniyetini anlatan dizi ve filmler çekiyorlar. Ve inanmazsınız, bu yapımlar izlenme rekorları kırıyor.

Allah sizi inandırsın, içki, sigara ve uyuşturucu kullanımı şaşırtıcı oranda azaldı. Fuhuşa da meyil azalınca boşanmalar azaldı, evlilikler arttı. Kız tarafı artık kiloyla altın, şatafatlı düğünler filan istemiyor. Hal böyle olunca birbirini seven gençler mütevazi bir nikahla dünya evine giriyor ve gül gibi geçinip gidiyorlar.

İnanabiliyor musunuz, siyasetçiler artık halka yalan söylemiyorlar. Halka verdikleri sözleri harfiyen yerine getiriyorlar. Devlet kurumlarında liyakatli kadrolar göreve başladı. Ahbap-çavuş ilişkisi bitti. Kimse kimsenin adamını kayırmaya, akrabasını işe almaya çalışmıyor. Bu durumda kavga da olmuyor, gürültü de çıkmıyor.

Kimse yurtdışına servetini kaçıramıyor. Herkes ülkemizde kazandığını yine ülkemizde harcıyor. Ticaret öyle bereketlendi ki sormayın gitsin. Emekliler bile ticarete atılıp ekonomiye can veriyorlar. Faize kimse rağbet etmiyor. İnsanlar artık alnının teriyle helal para kazanıyor. Bankalar ilk etapta bu duruma ayak uyduramadı ama millet dik durunca onlar da yola geldi.

İnanmayacaksınız ama hakikaten ev ve araba fiyatları düştü. Sürekli zam yapmaktan bunalan ev sahipleri 11 ilimizi yıkan asrın felaketi depremden sonra nihayet ibret aldılar. “Dünya malı dünyada kalır” diyerek evlerinin fiyatlarını düşürdüler.

Tüccarlar herhangi bir ürün için karaborsa yaparak fahiş fiyatlarla milleti kazıklayamıyor. Denetimler öyle arttırıldı ki kurnazlık yapmaya çalışan esnaf görünümlü tipler hile yapmayı aklının ucundan bile geçiremiyor.

Okuduğumuz kitapların bütün materyalleri ülkemizde üretiliyor. Hatta yeni çıkan kitapların çoğu yurtdışına farklı dillerde ihraç ediliyor. Bugüne kadar hep kültür ithalatı yapardık. Şimdi kültür ihracatı yapıyoruz.

Yurtdışından pirinç, nohut, fasulye, buğday gibi bakliyat ürünleri getirilmiyor. Yerli Ata tohumuyla çiftçilerimiz kendi mahsullerini üreterek yurtiçinde uygun fiyata satıyorlar, aynı zamanda yurtdışına gönderiyorlar.

Üniversiteden mezun olan gençler yurtdışına gitmek istemiyor. Hepsi de ülkelerinin kalkınması için canla başla çalışıyor. Bizim küresel sermayenin şubesi olan değil, küresel sermayeye meydan okuyan şirketlerimiz var.

Dünyadaki hiçbir zulme sessiz kalmıyoruz. Müslümanlara zulmeden kim olursa olsun ülke olarak ve millet olarak anında tavrımızı koyuyoruz. Bütün ticari, siyasi, iktisadi ve askeri ilişkilerimizi donduruyoruz. Mesela şu an Gazze’de katliam yapan İsrail korkudan tir tir titriyor. “Eyvah, Müslümanlar uyandı” diye feryat ediyorlar.

Ülkemize gelen turistler bize hayret ederek bakıyorlar. Çünkü halkımız artık dövize tapmıyor. Türk lirası değer kazanınca ecnebinin parasını kim ne yapsın? Taksiciler bile turistlere “sizin paranız burada geçmez” diyerek onlardan Türk lirası istiyorlar. Böyle bir misafirperverlik karşısında heyecandan küçük dillerini yutan turistler ülkelerine döndüklerinde bunu herkese anlatıp “Türkiye çok değişmiş, biz de Türkiye gibi olalım” diyorlarmış.

Deyim yerindeyse, ülke olarak uçuşa geçtik, dünya bizi kıskanmaya başladı. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Gün geldi, devran döndü. Bugüne kadar maruz kaldığı bütün küresel tahakkümlerden ders alan ülkemiz artık bilinçlendi. Şimdi bu yazdıklarım hayal mi yoksa yalan mı? Hangi açıdan bakarsanız o açıdan görürsünüz.

Bunlar benim gibi birçok insanın hayali. Hayal mi yalan mı derken “hayali yalanlar” diye başlık atmak istedim. Beni eleştirenler şimdi de “milletin hayalleriyle alay etmeye utanmıyor musun?” diyebilir. Peki, toplum olarak hayallerimizin peşinden mi koşuyoruz, yoksa yalanların peşinden mi koşuyoruz? O yorumu da size bırakıyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunlarda İlginizi Çekebilir