D’EĞERİNİ BİLEN KAZANIR, BİLMEYEN ZOMBİ OLUR

yenidunyagazetesi.com
Haber Merkezi-Ankara.

İş adamı ve strejist Yavuz Can Yazıcı, şirket sahiplerine ve gençlere şirket ekonomisiyle ilgili önemli tespit ve tavsiyelerde bulundu.

Haber bülteni kapak resmi

D’EĞERİNİ BİLEN KAZANIR, BİLMEYEN ZOMBİ OLUR

Ölmeden önce bir baba oğluna “İşte büyükbabanın bana verdiği bir saat. Neredeyse 200 yıllık. Sana vermeden önce sokağın başındaki saatçiye git. Onlara satmak istediğini söyle ve sana ne kadar teklif ettiklerini öğren” der.

Oğlu gider, geri döner ve der ki; “Çok eski olduğu için 150 dolar teklif ettiler.”

Baba peki der ve şimdi “Rehinciye git.

Oğlu rehinciye gider, geri döner ve der ki; “Rehinci 10 dolar teklif etti çünkü çok yıpranmış görünüyormuş.

Baba bu kez, müzeye gidip saati göstermesini ister.

Çocuk müzeye gider, geri döndüğünde babasına der ki; “Küratör bu çok nadir parçanın değerli antika koleksiyonlarına dahil edilmesi için 1 milyon dolar teklif etti.

Ve baba oğluna der ki;

İşte anlayacağın üzere evladım doğru yer senin değerini belirler

Doğru olmayan bir yerdeysen ve kendini değerli hissettirmiyorlarsa buna üzülme. Değerini bil! Senin için doğru olmayan bir yerde ve insanlarla zaman kaybetme! Senin değerini kim biliyor ve seni taktir ediyorsa orası senin için doğru yerdir.

***

Yıllar önce aklımda kalan bir hikaye ama çokça tanık olduğum gerçek şu ki;

Bir şey uğruna emek veren herkes değerlidir. Tabii ki herkesin evladı da değerlidir. Bin türlü zorlukla yetiştirdiğiniz, okuttuğunuz çocuklarınızı üç otuz para vererek köle gibi kullanmaya kalkan fırsatçı iş verenlere sakın teslim etmeyin.

Ben bir baba olarak kendimi hep şanslı hissetim; duygu ve akıl bütünlüğü gayet dengeli, kültürlü ve donanımlı bir evlat yetiştirdiğimin farkındaydım ama muhatap olduğum kişi ve kurumlardan aldığım güzel sözler de birer gösterge oldu, hep onur duydum.

Çift ana dal yaparak yüksek onur derecesinde mezun olan kızım, kep atma töreninden bir ay kadar sonra işe gideceği ilk gün şirket tarafından gönderilen özel araçla evden alındığında gözlerim yaşardı. Kızıma “bu ülkede görebileceğin en kurumsal şirket bu, sana verdiği değeri baştan gösterdi, önemli olan para değil, sana verilen değerdir. Bunu sakın unutma, üç kuruş fazlasını veren bir yeri dikkate bile alma” dediğimi halen hatırlarım.

Anlaşılacağı üzere değer, durduk yerde değil, konu her neyse uğruna çaba göstererek elde edilir ve bulunduğu yere mutlaka bir katkısı, bir yararı olur. Tabii ki bunun için de uzun vadeli düşünmek, vizyon ve sabır gerektirir.

Hayatımıza anlam katmak, kendimizi iyi hissettiren değer kavramı, birçok açıdan insan ilişkilerinden iş dünyasına herkesi kapsar. Bu nedenle paylaştığım sadece bir hikaye değil, aslında derin bir öğretinin en süzülmüş hali. Hikayeden çıkarılacak öğüt, sadece bireylerin kişisel ilişkilerine değil, aynı zamanda iş hayatında şirketler, kurumlar ve devlet yönetenler için de çok önemli dersler içeriyor.

Liderlik ve motivasyon konusunda ünlü bir yazar ve konuşmacı Simon Sinek, çalışanlara değer vermenin önemini şöyle ifade ediyor;

Çalışanlarınızı önemseyin, onlara güvenin, onlara ilham verin, onlara öğretin, onlara destek olun, onlara saygı duyun. Çalışanlarınızı önemsediğinizde, onlar da sizi, müşterilerinizi, tedarikçilerinizi, ortaklarınızı ve toplumunuzu önemserler. Çalışanlarınızı önemsediğinizde onlar da sizin için daha çok çalışır, daha çok üretir, daha çok katkı sağlar, daha çok sadık kalır, daha çok mutlu olur.

Gençlere tavsiyem “değer bilmezlerden” kesinlikle uzak durun

Değer Bilmez Şirketlerden Uzak Durun

Değer, sadece geçmişteki yıpranmışlığı veya birilerinin teklif ettiği maddi değeri değil, aynı zamanda kişinin kendini doğru yerde hissetmesi, takdir ve taktim edilmesi, anlaşılmasıyla da belirlenir. Yaşadığımız iklimdeki işletmelerde, devlet kurumlarında ve sosyal yaşamımızdaki en büyük eksiklik de bu maalesef.

Halen “aslolan kurumdur, şirketin veya devletin devamlılığıdır” gibi geçmiş yüz yılların köhnemiş zihniyetiyle çalışanlarını, bireyleri, vatandaşlarını değersizleştiren, ötekileştiren anlayışları görmekten ciddi endişe ve üzüntü duyuyorum.

Değer bilmez şirketleri de değersizleştiren pazardır

İş dünyasında çoğu şirket ve yönetimlerin çalışanlarının emeklerini, yeteneklerini ve katkılarını takdir etmedikleri ve onlara gereken değeri vermedikleri için çok ciddi motivasyon kaybı yaşıdıklarına, yetenekli çalışanlarını kaybettiklerine tanık oluyorum. Ta ki kısa vadede rekabet avantajı kaybı, uzun vadede ise şirketin başarısı ve ömrü tehlikeye girene dek farkına varamıyorlar, körlük yaşıyorlar. Değer bilmez tutumlarında ısrar eden şirketlerin cezasını ise piyasa veriyor. İnovatif ve rekabetçi olamayan ürün ve hizmetleri tercih edilmeyince pazarda ciddi kayıplar başlıyor.

Körlüklerinin farkına varanlar ise telaşla hareket edip şirket dışından danışman veya mentor gibi bir dış göz buluyorlar ama onlardan “şapkadan tavşan çıkaran” bir sihirbaz gibi her şeyin bir anda fabrika ayarlarına döndürecek fikirler bekliyorlar.

General Electric’in eski CEO’su ve iş dünyasının en etkili liderlerinden biri olarak kabul gören Jack Welch şirketlere hizmet veren danışman ve mentorlarla ilgili olarak aklımda kaldığı kadarıyla “Farklı bakış açıları, tecrübeleri, yenilikçi fikirleri ancak şirketinizi objektif bir değerlendirme sürecinden geçirdikten sonra onlardan öneriler ve çözümler bekleyebilirsinizSonra şirketinizin rekabet avantajı sağlamasına, performansını artırmasına, risklerini azaltmasına, maliyetlerini düşürmesine, verimliliğini yükseltmesine, kalitesini iyileştirmesine, müşteri memnuniyetini artırmasına ve kârlılığını yükseltmesine katkıda bulunabilirler” şeklinde tavsiyede bulunmuştu.

Tabii ki “Anlayana Sivrisinek Saz, Anlamayana Davul Zurna Az” demekten başka çaremiz yok ama ekonomim.com gazetesinde geçtiğimiz Haziran 2023’te yayınlanan haber gözlemlerimi maalesef doğruluyor.

Türkiye, ‘zombi şirket” oranında dünyada birinci

Türkiye, ‘zombi şirket” oranında dünyada birinci

Uluslararası Para Fonu (IMF) internet sitesinde yer alan raporda, Türkiye’yi dünyada en yüksek “zombi şirket” oranına sahip ülke olarak gösterdi.

Yürüyen Ölülerin Yükselişi: Dünyadaki zombi firmalar başlıklı makalede Türkiye’de şirketler arasında zombi şirket oranının yüzde 13’ü geçtiği belirtildi. Türkiye rapora göre halka açık olan şirketler arasında zombi şirket oranında ise dünyada 21’inci sırada yer aldı. Halka açık Türk şirketler arasında ‘zombi’ oran rapora göre yüzde 8’in üzerine çıkmış durumda.

Zombi şirketler ekonominin önünde büyük engel 

Borcunu ödemek için yeterli para kazanamayan ancak bir şekilde desteklerle hayatta kalmaya devam eden şirketler için kullanılan zombi şirket kavramı ekonominin önündeki büyük tehditlerden biri olarak görülüyor.

IMF raporuna göre düşük kâr etmelerine rağmen yüksek kredi veya destek alabildiği için ayakta duran şirketler, aynı zamanda sağlıklı işleyen şirketler için de ciddi bir tehdit oluşturuyor.

En fazla 4 yıl yaşıyorlar

Salgın döneminde mali yapıları iyice bozulan ve kağıt üzerinde yaşayan şirketlere verilen krediler zombi şirketlerin payını son yıllarda artırdı. Şirketler dünya genelinde ‘zombi’ haline geldikten sonra en fazla dört yıl yaşayabiliyorlar.

Merak edenler haberin tamamını ekonomim.com gazetesinde okuyabilirler.

Özetle çalışanından mentor ve danışmanlarına, tedarikçisinden müşterine kadar herkesin değersizleştirildiği, itibarsızlaştırıldığı bir yer, ister şirket veya devlet olsun, büyük veya küçük organizasyonların hemen hepsi çökmeye, er veya geç yok olmaya mahkumdur. Tarih, sayısız örnekle doludur.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunlarda İlginizi Çekebilir