Kemal ALBAYRAK- DÖNEKLİK BORSASI

DÖNEKLİK BORSASI

Çocukluğumda,  komşumuz güvercin beslerdi. Güvercinler uçarlarken havada dönerek takla atar, takla atarak da inerlerdi. Sahibi, bu dönek güvercinlerin satış değeri diğerlerinden yüksek derdi. Bunu hatırlayınca bugünlere dönüp baktım. Siyasetin, döneklerin elinde nasıl kirlendiğini gördüm. Yazık ki siyasi tarihimizde örnekleri çok. Utanma duygusu olmayanlar çıkar dönekliğini normalleştirdiler. Her meslekte  bu tipleri görmek mümkündür.

Dönek, TDK sözlüğünde “inanç ve düşüncesini, sık sık değiştiren, kaypak, sözüne güvenilmeyen,” olarak tanımlanıyor.  Dönekler, çıkar bolluğunda plan yaparlar. Çıkar için koku alırlar, rüzgârın esintisine göre yön değiştirirler. Bunlarda notere de ihtiyaç yoktur. Hedonizm hastalığı vardır bu tiplerde. Rant kesesinden süslenmek ve hak gaspı huyu…

Rahmetli Demirel’e sormuşlar, ”neden partinize söven adamı partinize aldınız, size de sövüyordu” diyenlere cevabı  ilginçtir: “Evet aldım bu zatı, karşıda bize havlıyordu, bizim kapıya bağladım, birazda onlara havlasın diye.”

Yozlaşan siyasette siyasi döneklik günümüzde acayip pirim yapmaktadır. Dün asla ve kata dedikleri kişilere kapı kulluğunu; diz çökmeleri, makam, rant, çıkar sahipleri türleri gördükçe, sanki kirlilerin, kimine kazanç, kimine tuzak kapısı oldu  bu karakterler. Karşılıklı karakter tanıma mahareti birbirine benzeyeni bulurlar. Günümüzde münafıklık da para eder metaa haline getirildi. Yalan, iki yüzlülük, kirlilik, aldatma, yetkili ağızlarda sakız olunca ahlak ve samimiyet yok oldu. Şair Mehmet Akif;

“Yalan,riya, hıyanet, mültezem,her yerde hak,meçhul,

Haya sıyrılmış, inmiş, öyle yüzsüzlük ki, her yerde,

Ne din kalmış, ne iman, din harap, iman türab olmuş”

dizelerini söylemiş. Bugünleri ne güzel anlatmış.

Ancak dönekliğin birde iyi yönüne bakalım. Prof. Dr Ahmet Arslan, ”Aklı başında olan, dönek olur!” der. ”Birden nasıl deyip, şaşırmayın? Doğru karşısında dönmeyen insan makbul değildir, değişmeyen insan düşüncesi,  normal değildir” der. Döneklik olmadan,  demokrasinin olmazlarını söyler. Bir parti veya ideoloji bir mahalle bir örgüt mensubusunuz, temsilciniz belediye başkanı veya bir görevde, idareci ve sorumlusunuz veya tarafın vatandaşısınız. Gördüğünüz tüm kirlilikler onda varsa bunu tekrar onaylamak, kirliliğin aktörüne destek olmak ve yeniden onu seçmek ve o tiplere onay vermek yanlıştır. Buradaki döneklik millet ve insanlık yararına olanı yapmaktır. Şartlar siyasetini değiştirebilir, ancak bu değişim ülke, millet, insanlık yararına olmalıdır. Şahsi menfaat ve çıkar yoktur. Yanlış zamanda doğru yerde bulunmak dönekliği ahlakidir. Şahsi çıkarı reddeder. Fikriniz doğru düşüncelerde değişmiyorsa demokrasiye ulaşamazsınız.

Günümüzde bir devletin kaderini, ilerlemesini sağlayacak sebepler arasında yöneticilerin ekonomik hırsızlığı, defo, suç belgeleri, bagaj kirliliği varsa, bunlar için, hangi bayrağın altında uyuduğu önemli değildir. Kişisel çıkarları ön plandadır. Kutsallar, din, iman, kimlik, ideoloji, insanlık,  bunlar için hikayedir. İşte o zaman döndüren güçlerin, vesayeti mecburiliği olur ki bunlar tehlikedir. Bunlar, ”Kedi acıkınca yavrusunu yiyen fare gibidirler.” Augustinus” (İtirafların yazarı), “İnsanın hayatı, hakikati arama eylemidi” der. Hakikati ararken değişimde sorun yok. Spinoza’da insanın gelişmesinin de içinde bulunduğu ”ağ”ın dışına çıkabilmesi gerekliliğinden,  söz eder.

Bunlara göre dönekliğin bugünkü halini sizler değerlendirin ki kişi çıkarı mı milletin çıkarı mı, diye düşünün. Körü körüne inançlardan, aklın vesayetinden kurtulun. Ahlak, aklın vesayetinden kurtulmasıdır. Tabii ki iyi yönde olanı değerlidir, erdemdir. Dönekliğin ahlaki mi ahlaksızlığı mı , iyiye mi yanlışa mı yönelmesini,  siz belirleyiniz. Benim düşüncem ahlakı olanı tercihtir. Vicdanı hür, irfanı hür, adaletli müzakere ile aklını kullananların dönekliği de iyi insan olmaktan, hakikati bulmaktan geçer, insani olan da budur.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunlarda İlginizi Çekebilir