Ressam Ceyhan ÖZER ile çok özel röportaj…

Ressam Ceyhan Özer ile röportaj

Eğitimci-ressam Ceyhan Özer ile yaptığımız bu çarpıcı röportajın hem güzel sanatlara ilgi duyan, eğitimini almak isteyen, hem de resme tutkulu okuyucularımız için yönlendirici olacağını düşünüyorum.

Kıymetli sanat adamı Ceyhan Bey’in eserlerinde ilk dikkatimi çeken renkleri kullanmadan ürettiği siyah-beyaz eserlerdi. Neden renk kullanmıyor, diye düşünmüştüm ama onun, belki Türkiye’de ilk olarak sanat adına ortaya koyduğu cesur yorumu; siyah-beyaz adına bana ilginç geliyor! Değerli sanatçımızın da ifade ettiği gibi her insanın içinde bir grilik var!

Şimdi biz, içimizdeki griliğin yolculuğuna çıkıyoruz!

Ressam Ceyhan Özer ile konuşan Çelebi Öztürk.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Ceyhan Bey, okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

CEYHAN ÖZER- 1972’de Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara’da tamamladım. 1998’de Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Resim İş Eğitimi Bölümünden mezun oldum. 2014-2016 yılları arasında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi “Yaratıcı Drama” da Yüksek Lisansımı tamamladım. Millî Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Liseleri kitap yazım komisyonunda yer aldım. Bugüne kadar resim alanında yayınlanmış beş kitabım bulunmaktadır. Ayrıca 16. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Kongresi “Betolt Brecht ve Öğretici Oyunlar” kitabı ve 27. Uluslararası eğitimde Yaratıcı Drama Kongresi “Yaşayan Müze” kitabım bulunmaktadır.

Eserlerimde, bilinen anlamı ile rengi ortadan kaldırarak siyah-Beyaz ve grilerden oluşan çalışmalar yaptım. Bir sanatçı olarak duygularımın ifadesinde renklerin verdiği etkiyi en aza indirerek süjeyi (alımlayıcı) eser ve etkisi ile baş başa bırakmayı amaçladım. Eserlerimde siyah ve beyazın yarattığı çatışmaların-karşıtlıkların insan hayatında birebir var olduğu düşüncesinden hareketle insan varlığı ile ilgili gözlemlediklerimi resmediyorum.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Yazdığınız kitaplar eğitim amaçlı olarak okullara mı yönelik yoksa resim sanatına ilgi duyan veya yeni başlayanlara yönelik yol gösterici nitelikte eserler mi?

CEYHAN ÖZER- Resme ilgi duyan herkesin yararlanabileceği, kendilerine yardımcı olacak kaynaklardır. Kitaplarda desenin başlangıcından ele alınıp iyi bir desen çiziminin yolları adım adım gösterilmektedir. Kitaplarda aynı zamanda tarihsel süreçlerden örnekler verilmiş ve sanat tarihi bilgisi ile desteklenmiştir. Resim ile ilgili kitapların tamamı MEB Güzel Sanatlar Liseleri için yazıldı. Yaratıcı drama ile ilgili olan kitaplar ise daha çok yaratıcı drama ile ilgilenenlerin başvurabileceği, içerisinde 25 farklı atölyenin yer aldığı kitaplardan oluşmaktadır.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Üniversitenin Resim İş Eğitimi Bölümünü seçmenizde ailenizin etkisi oldu mu? Şöyle devam edeyim; ailenizde sanata ilgi duyan var mıydı?

CEYHAN ÖZER- Ailemde sanata ilgi duyan maalesef yoktu. Ama şu anki görgümle ailenin genelinin sanata yatkın olduklarını, el becerilerinin, düşünce ve yaratıcı güçlerinin oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Resim alanına ilgi duymamın nedeni meslek lisesi perspektif derslerindeki çalışmalarım ve daha önemlisi o dönemde Ankara Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan komşum, abim Prof. Dr. Ömer Adıgüzel olmuştur. Benden hemen sonra, kardeşim Elif Özer’in Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini kazanmış olması bunları destekler niteliktedir.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Ülkemizde, özellikle resim sanatına karşı bakış açısı hangi düzeyde? Bunu değerlendirirken lütfen şu sorumuza da cevap vermenizi bekliyorum: Genel olarak sanatçıların maddi anlamda sosyal yaşamlarını idame ettirmekte zorlandıkları söylenir; aileler, bu nedenlerle çocuklarının eğitimlerini tamamladıktan sonra hemen iş sahibi olmalarını ve para kazanmalarını isterler. Size göre bu düşünce doğru mu?

CEYHAN ÖZER- Ülkemizin resim sanatına bakışı birçok farklı açıdan değerlendirmek gerekli. Resim sanatının bir dünya görüşü olduğunu kavrayanlar. Resim sanatının görüneni yansıtması gerektiğini düşünenler. Resim sanatının sadece boş zaman değerlendirme eylemi olarak düşünen insanların var olduğunu düşünenler olarak sıralayabiliriz.

Ülkemizde ressamların yaşamlarını sadece resim yolu ile devam ettirmeleri çok zor. Ressam yaşayabilmek için resimlerini satmalı ki yeniden üretebilsin, bu tarih boyunca böyle ilerlemiştir. İyi bir ressam hiçbir zaman aç kalmaz. Kolaycılığa kaçmadan, gerçekten hakkını vererek üreten bir ressamın eserleri de o derece ilgi görür. Resim sanatını çalışmaya ve üretmeye niyeti olanların, bir düşüncesi-bir problem durumunu sezenlerin yapması gereken bir uğraş alanı olarak görüyorum.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Yaratıcı Drama üzerine yüksek lisans yaptıktan sonra herhangi bir üniversite de alanınızla ilgili akademik kariyer yapmayı düşündünüz mü?

CEYHAN ÖZER- Yüksek lisanstan sonra akademik kariyer yapmayı düşünmedim.  Yaratıcı drama insanı insanla anlatma sanatı olarak değerlendirdiğimizde bunun resimlerime katkısı ne olur? Sorusunun cevabı beni daha çok ilgilendirdi. Yaratıcı dramada yer alan dramatik durumları resimde nasıl yorumlarım düşüncesi ile resim yapmaya devam ediyorum.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Günümüzün sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmeleri karşısında her insanın diğer insanlarla etkileşimde bulunması gerekli ve zorunludur. Bu halde yaratıcı dramanın insanın gelişimine katkısı olduğunu söyleyebilir miyiz? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

CEYHAN ÖZER- Kesinlikle, yaratıcı dramada kişiler olay karakterlerinin rollerini üstlenirler ve duruma o kişi penceresinden bakarlar. Bu durumu canlandırırlar. Canlandırdıkları rol kişisi ile empati kurduktan sonra olayı-durumu diğer kişinin penceresinden görür ve kararlarını yeni duruma göre verir. Bu nedenle hem eğitimde herhangi bir konuyu anlatmak için, hem de kendini tanımak için yaratıcı drama eğitimde etkili bir yöntemdir.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Yaratıcı dramanın; yaratıcılık, estetik bakış, eleştirel düşünme yeteneğini geliştirme, sosyal gelişim, kendini tanıma, sanat anlayışı ve sanatçı ruhunu ve hayal gücünü geliştirmek gibi bireye kazandırdığı özelliklerinden bir ressam olarak yararlandığınızı ve sizi geliştirdiğini söyleyebilir misiniz?

CEYHAN ÖZER- Evet, resimlerimin oluşmasında yaratıcı dramanın etkisi var. Yaratıcı dramanın özü rol oynama ve canlandırmadır. Bu nedenle her durum rol içinde canlandırılabilir. Bu canlandırmalar kişinin hayal gücünü çok geliştirir, spontaniteyi artırır. Bireyin hızlı düşünüp çabuk karar verme becerisi artar. Olay ve durumları birçok farklı açıdan değerlendirebilme becerisi kazandırır. Bütün bunlar elbetteki resim sanatıma çok ciddi katkı yaptı.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Röportaj için hazırlık yaparken yaratıcı dramanın okulöncesi yaşlardan itibaren yöntem ve araç olarak pek çok alanda kullanıldığını öğrendim (Yaratıcı dramayı farklı zannederdim! Bu da benim için ilginç bir bilgi oldu). “Eserlerimde siyah ve beyazın yarattığı çatışmaların-karşıtlıkların insan hayatında birebir var olduğu düşüncesinden hareketle insan varlığı ile ilgili gözlemlediklerimi resmediyorum” sözünüzden hareketle; yaratıcı dramanın eğitim bilimleri, psikolojik danışma ve rehberlik, sosyal hizmetler, sokak çocukları, işitme-görme-zihinsel-konuşma-otistik engelli çocukların eğitimlerinde, kültürler arası çalışmalarda, ev kadınlarına yönelik çalışmalarda vb. alanlarda kullanıldığı dikkate alındığında, genel olarak eserlerinizde bu alanlardaki gözlemlerin etkisi var mı?

CEYHAN ÖZER- Birçok farklı grup ile çalışmış olmanın verdiği bir biriktirme süreci yaşadım. Sizin saydığınız gruplara ek olarak cezaevlerinde tutuklularla da çalıştım ve her duruma bambaşka bakış açısı ile bakma becerisi geliştirdi. Resimlerimde de bunu yansıtmaya çalışıyorum. Yaratıcı dramada temelde bir çatışma ögesi yer alır. Yani hayatın içinde seçim yapmak, karar vermek için bir gerilim yaşanır.  Bu gerilimler her zaman olumsuz bir durumu işaret etmeyebilir. Örneğin; tatile gitmek için deniz kenarı bir yere gitmek mi? Yoksa uzun yürüyüş parkurları olan bir geziyi mi tercih etmek te içinde bir çatışma barındırır. Bu gerilim/çatışma durumlarını bizim için en iyi olacak şekilde yönetmemiz gereklidir.

Bütün bu gerilim/çatışma unsurları benim resimlerimde de yer alır. Resimlerimin Siyah-Beyaz olması, tek figürün bir örtünün ardında belli belirsiz görünmesi ve içerisinde taşıdığı yükü izleyici ile paylaşma isteği drama süreçlerinde edindiğim deneyimlerin sonucunda ortaya çıkmaktadır.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Resim sanatına ilgi duyan ve karakalem resim çalışması yapan biri olarak, resimlerinizdeki siyah-beyaz ve gri tonların birbiriyle uyumu ve resme kattığı estetik beni hayran bıraktı! Şunu sormak istiyorum; siyah-beyaz ve gri tonların uyumuyla ortaya çıkan insanla ilgili gözlemlerinizde estetiği nasıl yakalıyorsunuz?

CEYHAN ÖZER- Siyah-Beyaz bir çatışma içerisindedir. Hiçbirimiz tam olarak ne siyah ne beyaz olabiliriz. İçimizde binlerce ton griler barındırırız. Bu griler hayatın kendisini, yaşamı ifade eder. İnsanın içinden çıkamadığı, ya da çıkmak istermiş gibi görünüp te çıkmadığı, konfor alanını terk etmekten korkarak bulunduğu şekli ile yaşamayı tercih ettiği gerçeğinden hareket ediyorum.

Resimlerimde bilinen anlamı ile rengi ortadan kaldırmamın nedeni ise; rengin insan üzerinde bıraktığı etkiyi yok etmek isteyişimdendir. Çünkü renkler ister istemez bizleri manipüle eder, yönlendirir. Şiddetli kırmızlar coşkulandırırken, boşluktaki büyük mavilikler daha rahatlatıcı bir atmosfer yaratır. Benim resimlerimde bunları kullanmayarak insanın kendi içerisine dönmesini, kendisi ile hesaplaşması gereken yanları ile yüzleşmesi gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum. Ben de okuyuculara sorayım; sizin kaçtığınız şeyler ile yüzleşmeye cesaretiniz var mı? O nedenle benim resimlerim ilk bakışta çok albenili olmayabilir. Ancak zaman içesinde kişi kendisi ile yüzleşmeye başladığında resim ile bağ kurar ve resim ile birlikte düşünmeye başlar. Bu sürecin sonunda kendi gerçekleri ile tanışır, tartışır. En azından kendisi ile barışmasının bir yolunu bulur.

ÇELEBİ ÖZTÜRK-Yaptığınız resimlerde kendi duygularınızı mı yoksa gözlemlediğiniz insanın duygularını mı ifade ediyorsunuz?

CEYHAN ÖZER- Her ikisi de diyebilirim. Çünkü beni oluşturan şey çevrem, yaşantım, duygularım. Sanat gözlem sonucunda ortaya çıkar. Sanatçı gözlemleri ile kendi duygu, düşünce ve birikimleri sonucunda bir eser ortaya koyar ve bunu çeşitli yollarla izleyici ile buluşturur. Ben bunu resim ile gerçekleştiriyorum.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Sanat yaşamınıza Bursa’da devam ediyorsunuz. Bursa’da yaptığınız kültürel ve sanatsal çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

CEYHAN ÖZER- Bursa’da resim sanatı deyince İstanbul’un gölgesinde kalmış büyük bir taşra kenti algısı hâkim.  Bursa’da çok değerli sanatçılar var ancak zaten çok az olan Bursalı izleyici bu sanatçıları görmezden geliyor sanki. Ama aynı sanatçı İstanbul ya da başka bir yerde sergi açtığında beğeni topluyor.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Okuyucularımız açısından da önemli olduğunu düşünerek şunu sormak istiyorum; ressamlar genel olarak yaptıkları eserleri satarak geçimlerini sağlar. Siz geçiminizi nasıl temin ediyorsunuz?

CEYHAN ÖZER- Evet, ressamlar hayatlarını resim satarak idame ettiriyorlar ancak bu durum ülkemiz için çok ta geçerli değil. Benim şansım eğitimci-ressam olmam. Tanıdığım birçok sanatçı da ya akademisyen öğretmen olarak çalışmalarına devam ediyor. Bu durum üretimi kötü yönde etkiliyor. Resim yapabilmek için yeterli zamanı bulmak gerçekten çok zor oluyor.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Yeni projeleriniz var mı? Okuyucularımıza projelerinizden söz eder misiniz?

CEYHAN ÖZER- Yurt içinde yırt dışında olmak üzere çok güzel projeler var. Her birini zamanı geldiğinde paylaşacağım. Ama küçük bir ön bilgi vereyim; Yeni yıl için İstanbul’da en az elli sanatçının katılacağı büyük bir sergi planının son aşamasına geldik. İAFF Fuarı için hazırlıklar devam ediyor. Ankara’da bir sanatçı grubu ile karma sergi projesi üzerinde çalışıyorum.

ÇELEBİ ÖZTÜRK- Ceyhan Bey, röportajdan keyif aldım. Umuyorum ki okuyucularımızda keyif alacaklardır. Katıldığınız için çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

CEYHAN ÖZER- Bende çok keyif aldım, çok teşekkür ederim. Umarım çalışmalarım ile ilgili okuyucuların/izleyicilerin merak ettiği noktalara değinebilmişimdir.


Resimlerindeki derinlik hayranlık uyandırıyor


Doğayı gözlemleyen ressam

 

Ressam Ceyhan ÖZER’in ingtagram, facebook ve youtube hesaplarından kendisiyle iletişim kurabilir ve eserlerini takip edebilirsiniz.

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunlarda İlginizi Çekebilir

SONU GÖRMEK ÖNEMLİ

Kemal ALBAYRAK SONU GÖRMEK ÖNEMLİ İçinde yaşadığımız dünya hayatı dikensiz gül bahçesi değildir. Zıtlarla yaşamak her