Memleket Partisi, Etimesgut Belediye Başkan Adayı Ömer ÖZDOĞAN ile özel söyleşi.
Yayın: 10.02.2024-17.50/Güncelleme:10.02.2024-17.50
yenidunyagazetesi.com
Haber Merkezi/Ankara-
Memleket Partisi Etimesgut Belediye Başkan Adayı Ömer Özdoğan seçimlere hızlı hazırlanıyor.
Sokak sokak gezerek Etimesgutlu seçmenlerin elini sıkan Özdoğan, özellikle gençlere yönelik projeleriyle dikkat çekiyor!
Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Etimesgut Belediye Başkan Adayı Siyaset Bilimci Ömer Özdoğan’dan gelen talep üzerine kendisiyle önemli bir görüşme yaptık. Etimesgut’un sorunlarının çözümüne yönelik plan ve projeleri üzerine konuştuk.
Genel Yayın Yönetmenimiz Çelebi Öztürk’ün gerçekleştirdiği görüşme samimi bir havada geçti. Memleket Partisi Belediye Meclis Üyesi Adayı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opt. Dr. Nilgün Gülenbay’da söyleşiye katkı veren isimlerden oldu.
İşte, ana hatlarıyla o söyleşi…
Sayın Başkan! Seçmenlerin sizi tanımaları açısından biraz kendinizden söz eder misiniz?
1977 Erzurum Merkez doğumluyum. Yaklaşık 25 senedir Ankara’da ikamet ediyorum. Ulusal ve uluslararası birçok sivil toplum kuruluşunda aktif rol aldım. Ülkemi gururla temsil ettim. İş insanı ve siyaset bilimciyim. Üç çocuk babasıyım. İngilizce ve Arapça biliyorum.
Akıl, bilim ve ahlak ile Etimesgut’u Türkiye’nin en zengin en müreffeh en mutlu yaşam merkezi haline getirmek için aday oldum. Memleket Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı olarak hem Atatürkçü çizgiye sonuna kadar bağlıyım hem de Anadolu’nun bağrından çıkmış bir vatan evladı olarak toplumumuzun manevi değerlerine tamamen saygılıyım. Etimesgut’ta Türkiye’ye örnek teşkil edecek toplumsal bir bütünleşmeye imza atacağım. Kazanan Etimesgut olacak kazanan Türkiye olacak. Büyük idealler ile ya Allah Bismillah dedik. Tarihe geçecek büyük hizmetler yapmak üzere yola çıktık. Biz yapacağız, tarih yazacak.
Ömer Bey, hem partinizin adaylarını açıklama sürecinden hem de CHP ile ittifak çalışmalarından başlamak istiyorum. İttifak neden gerçekleşmedi?
Adaylarımız geçen hafta ilan edildi. Çalışmaya başladık. Etimesgut’ta Muhtarları ziyaret ediyoruz. Kanat önderleriyle, dernek başkanlarıyla görüşüyoruz. Ziyaretlerimizi yapıyoruz. Gittiğimiz yerlerde kendimizi ve projelerimizi anlatıyoruz. Seçmenleri dinliyoruz. Neler yapacağımızı, belediyecilik anlayışımızı anlatıyoruz. Ayın 20’sinden sonra da sahada seçmenlerimizle bizzat göz göze temas kurarak onları dinleyerek, kendimizi anlatarak yoğun bir kampanya süreci geçireceğiz.
CHP ile ittifak görüşmelerimiz vardı. Ancak ilkesel konularda uzlaşamadık. Dolayısıyla seçime müstakil olarak girme kararı aldık.
İttifakın gerçekleşmemesinin en temel nedenleri ise ilkesel konulardır. Mesela, İsveç’in NATO’ya üyeliği konusu. Biz bu konuda CHP ile uzlaşamadık. Biz, hayır diyorduk, onlar evet dedi. İşveç, terörle özdeşleşmiş, bölücü terör örgütüne maddi manevi destek veren bir devlet. Böyle bir devletin NATO üyeliği için evet oyu kullanmak bizim ilkesel duruşumuza aykırı.
Biz Atatürkçülüğü benimsemiş bir partiyiz. Partimizin temel kuruluş felsefesi Atatürkçülük. Bu nedenle teröre karşı milli ve yerli bir duruş sergiliyoruz. Ülkenin güvenliğini ilgilendiren konularda, mesela İHA ve SİHA gibi konuları destekliyoruz. Bu tür konularda ilkeli bir duruş sergileme imkânımız CHP ile olamayacağı için bu işbirliği olmadı ve yaklaşık 3 ay süren ittifak görüşmeleri maalesef başarısızlıkla sonuçlandı.
Sayın CHP Genel Başkanı, Şeyh Sait konusu sorulduğunda açıkça “haindir” diyemedi. Bizim Genel Başkanımızda açıkça tavrını koydu. “Sait haindir” dedi.
Dersim konusunda uzlaşamadık. Dersim diye bir yer var, diyemeyiz. Oranın adı Tunceli’dir.
Mavi Vatan konusunda uzlaşamadık. Mavi Vatan konusunu önemsiyoruz.
Azerbaycan’a destek konusunda uzlaşamadık.
Peki, tüm bu konularda ve ittifakın gerçekleşmemesinde tabanın tepkisi nasıl?
Tabandan bize gelen tepkilere baktığımız zaman bizim tamamen haklı olduğumuzu, Atatürkçü, yerli ve milli duruşun olması gereken olduğunu anlıyoruz. Görüşmelerin bu şekilde olumsuz sonuçlanmasının sorumlusu biz değiliz, tabanda bunu anladı. CHP tabanından da aynı tepkiyi alıyoruz. Keşke bu birleşme olsaydı keşke CHP bunları kabul etseydi. Nutuk’ta yazıyor; Şeyh Sait haindir.
Peki, Belediyecilik anlayışınız nedir? Kazandığınız zaman nasıl bir belediyecilik anlayışı ile hizmet edeceksiniz?
Belediyeciliği; şehir, çevrecilik, alt yapı, park ve bahçelerden ibaret görmüyorum. Ben, belediyeciliği bir şehrin kurumsal manada kentin fakirliği ile mücadele olarak görüyorum. Bir kentin zenginleşmesi refah ve gelişim merkezi olarak görmekteyim. Dolayısıyla benim belediyeciliğe bakış açım bu. Salt klasik belediyecilik olarak görseydim, emin olun ilgilenmezdim. Beni tatmin de etmezdi. Ben, bu kentin kaderini değiştirmek istiyorum. Bu kente bir bakış açısı getirmek istiyorum. Burayı kalkınmanın merkezi haline getirmek istiyorum. Bunu nasıl yapmak istiyorum; akıl, bilim ve ahlakla.
Önemli şeyler söylüyorsunuz, fakat bunları gerçekleştirebilmek için alanında uzmanlaşmış kişilerin desteği gerekir. Kimlerle, nasıl çalışıyorsunuz?
Şu an akademik bir kadro ile beraber çalışıyorum. Arkadaşlarımız bu kentin sorunlarını analiz ederek, nasıl çözülebileceğine nasıl zenginleşeceğine nasıl kalkınacağına dair projelerini hazırlıyor. İyi bir akademik ekiple çalışıyorum. Belediyecilik anlayışımın merkezine akılı, bilimi ve ahlakı koyuyorum.
Çok güzel, yalnız toplum kutuplaşmış, ikiye bölünmüş; kaldı ki Etimesgut’ta bu apaçık ortada iken nasıl başarılı olacaksınız?
Doğru, toplum kutuplaştı. İki farklı fraksiyona ayrılmış durumda ve birbirini düşman olarak görüyor. Ben siyaseti iyi bilen, siyasi analiz yapabilen bir insanım. Meslek olarak da siyaset bilimci olduğum için Etimesgut’un siyasi ve sosyal analizini yapmakta zorlanmıyorum. Zaten siyasetçi bir aileden geliyorum. Babam milletvekilliği yaptı. Her gün siyasetin konuşulduğu bir ailede yetişip büyüdüm. Dolayısıyla Etimesgut’un siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmek benim işim. İster sağ olsun ister sol olsun, tüm seçmen gruplarının hassasiyetini iyi biliyorum. Tüm seçmenlerin hassasiyetine saygılıyım.
Kendinizi, Etimesgut siyasetinde rol model olabilecek siyasetçi olarak görüyor musunuz?
Evet, aynı zamanda Memleket Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısıyım. Atatürkçü değerler benim için yönetim tarzımın en önemli temelidir. Atatürkçülük ve manevi değerlere saygılı olma noktasında bütünleştirici bir rol oynamak istiyorum ve bu bütünleştirici, birleştirici ruhu da, Etimesgut siyasetine kaynaştırmak, birleştirmek, birlik ve bütünleştirmek düşüncesiyle istiyorum. Bunları getireceğime inanıyorum.
Etimesgut’a dürüst, denetlenen, katılımcı bir belediyecilik anlayışı getirmek istiyorum.
Etimesgut, kentsel dönüşüm yapılacak kentlerden. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Etimesgut’ta deprem ve doğal afetlere karşı koruyucu önlemler almak için çalışırken, sağlam yapıdan kesinlikle taviz vermeyeceğim. Rant belediyeciliği değil, Memleket Belediyeciliği yapmak istiyorum. Bu manada suistimale asla geçit vermeyeceğim.
Belediyecilik anlayışınız açısından yeniden sormak istiyorum; başka neler yapacaksınız?
Önemli konular var. Sıralayacak olursam; dünyada da gelişen atık konvansiyonel belediyecilik değil, çağın ruhuna uygun bir belediyeciliğin Etimesgut’ta tesis edilmesi lazım. Şartlar uygun. Enver Demirel elinden geleni sergiledi, artık bu ufuk çizgisini daha ileriye taşımamız lazım. Tecrübeye her zaman saygımız var, ama yenilik ve değişim talebi her zaman tecrübeden daha değerlidir. Çünkü insanlık medeniyet tarihi, yenilik ve değişimi esas aldığı için bugünlere gelebildi. Bunlar olmasaydı bugün insanlığın geldiği modern çağı yakalayamayacaktı. Dolayısıyla kalkınmanın temeli çağın ruhunu yakalamaktır. Etimesgut Belediyesinin imkânları yeterli, elverişli; biz, belediyenin bu güçlü yapısını daha ileri ufuklara taşıyarak kalkınmayı sağlayabiliriz.
Peki, nasıl?
Şöyle; öncelikle gençlerimizle başlayacağız. Gençler eğitim alıyorlar ama bu eğitimin pratik yaşama geçirilmesi, gençlerin kendisinin refah ve zenginliklerini tesis etmesi pek mümkün olmuyor. Bazı eksiklikler var. Nedir bunlar? Çağın ruhu finansal okumayı gerektiriyor. Çağın ruhu dijital okumayı gerektiriyor. Ben, gençlerimize finansal okuma eğitimi vereceğim. Bunu belediye imkânları ile yapacağım. Araştırdığımız zaman 20-25 yaşlarındaki gençler finansal okuma sayesinde milyon dolarlık servete sahip oluyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar? Ben, gençlerimize küçük sermaye ile para kazanmayı öğreteceğim. Dijital okumayı öğrenebilmiş dünya insanları yapabiliyorsa bizim gençlerimizde yapabilir. Ama bu eğitim, bu ufuk çizgisi olmadığı için, yerel yönetimler bunu gözden kaçırdıkları ve çağın gereksinimlerini iyi okuyamadıkları için maalesef bundan yararlanamıyorlar.
Dijital çağ dediniz. Bunun gençlere sağlayacağı yarar nedir?
Dijital okuma, bu çağ için her şey. Nasıl ki yüzyıl önce okuma yazma bilmeyen bir vatandaş herhangi bir etkinlik sağlamıyorsa, dijital okuma bilmeyen günümüz gençleri içinde bugün bir anlam ifade etmiyor. Çağın ruhuna uzak kalıyorsunuz. Dijital okumayla yapay zekâ, robotik üretim, dijital veri toplama vs. gibi teknolojik konulara da gençlerimizi aşina kılacağız. Mesela 14-15 yaşında tanıdıklarım var; metafor evrenine dijital yazılımı yapıyorlar, para kazanıyorlar. Ben, bu eğitimi de Etimesgutlu gençlere vermek istiyorum.
Etimesgut dendiğinde ilk akla gelen Atatürk oluyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Etimesgut Atatürk kentidir. Atatürk’ün özel önem verdiği ve ülkemizde havacılık ile özdeşleşen bir kentimizdir. Fakat bugün Etimesgut’un bu vasfını temsil eden, yansıtan bir girişim, bir oluşum göremiyoruz. Ben buna önem veriyorum. Bu manada her yıl 100 başarılı gencimize pilot olmalarını için pilotaj eğitimi verdireceğim. Bunları belediye imkânları ile yapacağım.
Ömer Bey, Etimesgut 650 bin nüfusuyla yaklaşık 43 ilden büyük bir ilçe. Ancak, işte görüyorsunuz merkezin halini; kasvetli beton yığınları, insanların ruhunu açacak bir şey yok. Merkeze hizmet gelmiyor. İnsanlar karamsarlık içinde, vatandaşın ruhunu öldürdüler! İşsizlik var, emekli yoğun kent, memur, işçi, esnaf, herkes perişan. Gençlerin sosyalleşebileceği kültürel bir yapı maalesef yok. Bunun için farklı ne yapacaksınız?
Evet, söyledikleriniz çok doğru. İnsanların mutlu olması için ihtiyaçlar pramidi var. Bu pramitte iş sahibi olma, gelir sahibi olma, barınma, korunma, beslenme gibi, bunlar ihtiyaçlar pramidinin merkezinde yer alır. Mutlu yaşam için en önemli şey iş sahibi olmak. Burada, şöyle bir şey düşünüyorum. İlçemizin ekonomik koşulları buna müsait; hatırlarsınız 80’lerin ortalarında Güney Kore bir girişim hamlesi başlattı. Korporataif Ekonomik İşbirliği Modeli… Bunun akabinde çeşitli markalar otaya çıktı. Samsung, Kia vs. gibi ve Güney Kore hızla zenginleşti, dünyanın en zengin ekonomilerinden biri oldu. Bende nasip olur Belediye Başkanı seçilirsem kendimi bu işe adayacağım. Dünyanın neresinde çok hızlı sonuç verebilecek teknoloji ile dijital yatırım olanağı varsa gideceğim, oradan o teknolojiyi alıp bizzat belediyenin tasarrufuyla Etimesgut’a bu tesisleri kazandıracağım. İnsanların mutlu olmasının ilk aşaması olan işsizliği ortadan kaldıracağım. Daha sonra sosyal olanaklar diyorsunuz, insanlar zenginleşirken, Etimesgut’u Türkiye’nin en zengin ilçelerindin biri yaparken, ruhlarının huzur bulacağı, duygularının ferahlayacağı, geleceğine güvenle bakabilecekleri sosyal faaliyetlere ihtiyaç var. Bunun içinde gerekli sanatsal dokunuşları, mutlu olmalarını sağlayacak hobileri, hafta sonları sevdikleriyle, aileleriyle gidebilecekleri mesire alanlarını, dünyanın her yerinde popüler olmuş festivalleri gerçekleştireceğiz.
Ömer Bey, sorularımıza içtenlikle yanıt verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Söyleşiyi sonlandırmadan önce son bir soru sormak istiyorum: Genel olarak projelerinizi özetleyebilir misiniz?
Daha önce söylediklerime ilaveten, belediye çalışanlarının tüm sendikal haklarını vereceğim.
Kent yoksulluğu ile mücadele edeceğim. İlçemizde “sıfır işsiz” politikası temel yaklaşım olacak.
Çevre, ulaşım, temizlik, altyapı, temiz enerji, park, bahçe ve sosyal alan konularında örnek belediye olacağız. Çocuklar, gençler, yaşlılar ve engellilerin mutluluğu benim mutluluğum olacak.
Çok teşekkür ediyorum. Şahsınıza size ve yenidunyagazetesi.com çalışanlarına, emeği geçenlere ve Etimesgutlu hemşehrilerime sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.