CHP Lideri Özgür Özel Tekirdağ’dan seslendi: “İttifak Yok Diye Kimse Endişe Etmesin, İttifakımızın Adı Türkiye İttifakıdır”
Yayın:3 Mart 2024-19.14/Güncelleme: 3 Mart 2024-19.14
yenidunyagazetesi.com
Haber Merkezi/Ankara-
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Tekirdağ Belediye Başkan Adayı Candan Yüceer’in Proje Tanıtım Toplantısına katıldı.
“İnanıyoruz, güveniyoruz ve adaylarımızı Tekirdağlılara emanet ediyoruz,” diyen Özgür Özel, Tekirdağ’da geçen seçimde ittifaklar olduğunu, şimdi ise yok diye kimsenin endişe etmemesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu: “Çok rakip var diye kimse endişe etmesin. Tekirdağ’da olan, Türkiye’de olan bir büyük ittifak var. Türkiye’deki ittifakımızın adı, Türkiye ittifakıdır. Renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır, kırmızı ve beyazdır.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Tekirdağ Belediye Başkan Adayı Candan Yüceer’in Proje Tanıtım Toplantısında şunları söyledi:
“Arkadaşlarımız, kendilerinden beklenen hizmetin yerine getirilmesi konusunda Tekirdağ’dan geçmişte aldıkları oyları hak etmiştir.”
“2011 yılından beri TBMM’deyim. Yaklaşık 8,5 yılı grup başkanvekili olarak geçti. Tekirdağ hepimizin gözbebeği illerimizden bir tanesi, 11 ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi ile 12 belediye başkanının olduğu bir kent. Bunlardan büyükşehir ile beraber 8 tanesi bizde. Belediye başkanlarımızdan, 5 belediye başkanımızla yola devam ediyoruz. 3 belediye başkanımız, bir tanesi Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere zorlu koşuda bayrağı arkadaşlarımıza devrediyorlar. Göreve devam eden arkadaşlarımız kadar, görevi teslim edenlerimiz partilerine bağlılıkları, Cumhuriyete bağlılıkları, kendilerine emanet edilmiş kamu görevini dört dörtlük yapmalarıyla, hem maddi konularda, hem kendilerinden beklenen hizmetin yerine getirilmesi konusunda, hem Tekirdağ’dan geçmişte aldıkları oyları hak etmiştir, hem partimizin kendilerine duyduğu güveni sonuna kadar hak etmişlerdir. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.”
“25 canın hesabını sormaya geldik!”
“Tabi o gün geldik buraya adalet yerini bulsun diye. Aman kimseler onları yalnız bulup da yalnız bırakıldı sanıp da kamuoyunun ilgisi azaldı düşünüp de haklarını yemesinler, adaleti katletmesinler, adalet rayların altında kalmasın diye, 25 canın hesabını sormaya geldik ama oradaki ilgiden, kalabalıktan ve galiba yapacakları işi savunamayacaklarından o sabah bir hakimin rapor almasıyla duruşmayı Nisan ayının 25’ine, yerel seçimlerden sonraya bıraktılar. Biz 25 Nisan günü aileleri yalnız bırakmamaya devam edeceğiz. Biz mağdurdan yanayız ama birileri de tarafını belli edecek 2 tane iş yaptılar. Kaza olduğu sırada TCDD Ulaşım AŞ.’nin genel müdürü olan kişi, Veysi Kurt uzun tartışmalardan sonra görevden alınmıştı. Onu karar duruşması diye bizim bildiğimiz günden 4 gün önce TCDD’nin Genel Müdürlüğüne getirdiler. Yani Tayyip Erdoğan diyor ki ‘Siz mağdurdan tarafsınız ama şunu bilin ben onları yargılatmadım, kanun önüne çıkartmadım, onlara hesap sorulup da ipin ucu bana uzansın diye Binali Bey üzerinden bize kadar gelsin diye ki gayretlerin karşısında dimdik durdum. Siz mağdurun tarafında olabilirsiniz, biz katilin tarafındayız’ dedi. Bu kadar net taraf koydu kendisine.”
“CHP ki kimsesizlerin kimsesidir.”
“O gün bilmiyorduk, bunlara tepki gösterirken. Ama sonradan öğrendik ki kazanın olduğu gün TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın, o da ayrılmıştı. Bir yerlerde şirket kurmuş. O kurduğu şirket ihalelere girermiş. Tam bizim duruşma salonunda olduğumuz dakikalarda Samandağ’da bir yol ihalesi karara bağlanmış. 1,3 milyar lira İsa Apaydın’ın kurduğu şirkete verilmiş. Yani Tayyip Erdoğan diyor ki ‘Madden de, manen de arkalarındayım. Ben kimseyi yargılatmadım. Sadece alt düzeydeki sorumluların yargılanmasına izin verdim. Kimi atadıysam arkasında durdum, durmaya devam edeceğim’ dedi. Biz Tayyip Erdoğan’a hatırlatalım. Sen kimin arkasında durursan dur biz haklının, mağdurun yanında, ezilenin yanında yani CHP ki kimsesizlerin kimsesidir. O senin kimsesiz gördüklerinin yanında kapı gibi durmaya devam edeceğiz.”
“2 KATINA ÇIKIYOR AMA YETERLİ DEĞİL”
“CHP, Atatürk’ün kurduğu parti. Daha dünya kadar ülkede kadınlar oy kullanamazken seçme ve seçilme hakkının tanındığı bir ülkedeyiz. Nice Avrupa Birliği ülkesi bizden 30 sene sonra kadınlara oy kullandırmaya ya da onları milletvekili yapmaya, belediye başkanı yapmaya başladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden 10 yıl geçmeden bu önemli vizyonu ortaya koydu ve bize bunu öğütledi. Biz CHP’nin aday belirme süreçlerinde mutlaka kadın adayların ve gençlerin olması gerektiğini düşündük. Kadın ile ilgili mesele şudur, hayatın tam yarısı kadınlardan ve erkeklerden oluşurken bu kendi ile çok övünen, kendini vazgeçilmez gören erkeklerin her birini hem dünyaya getiren, hem yetiştiren, ilk bilgileri verenler kadınlarken, en iyi öğretmenlerimiz kadınlarken, maalesef bizler CHP’de siyaset yapanlar Ata’mızın vizyonunu takip ettirip, bugünlere getirmekte önemli bir eksiklik, mahcubiyet içindeyiz. Rakamlar kötü. Benden önce bu görevi yapan Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, önemli bir vizyon koydu, kadın kotası getirdi. Gençlik kotası getirdi, mücadele etti ama eldeki rakamlar bu seçimlerde CHP’de tam 2 katına çıkabiliyor ama yine de yeterli değil.”
“Gölge kabinemizin yarısı kadın yarısı erkek.”
“Yaş ortalamalarının CHP’ye yakışır şekilde geriye gelmesi önemli. Burada en gençlerinden bir tanesi olmak üzere, MYK’mızın, gölge kabinemizin yarısı kadın yarısı erkek. PM’mizin yaş ortalaması 43, Tekirdağ’da da 48 yaş ortalaması ile bir belediye başkanları listemiz var. Elbette, tecrübenin önemi çok büyük ama bir yandan tutmamız gereken vasiyet var. Onun için takımın en genci Mustafa Onur Bozkurter, 39 yaşında. 48 yaş ortalaması ile buradayız. Neden genç diyoruz, vallahi ben demiyorum, koltuğun son sahibi, emanetçisiyim. Koltuğun gerçek sahibi diyor, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek sizlersiniz diyerek Cumhuriyeti CHP’nin Genel Başkanlarına emanet etmedi, Cumhuriyeti partinin milletvekillerine emanet etmedi. Cumhuriyeti sadece ve sadece gençlere emanet etti. Onlar da emanete sahip çıkacaklar. Hepsine güveniyoruz, sonuna kadar arkalarında duracağız.”
“AMACIMIZ HİZMETİN STANDARDİZASYONU”
“Hizmetlerin yeni seçilenlere hazır projelerin hemen öğretilmesi, farklı hizmetlerin tek tipleştirilip görünür kılınması, ülke çapında iletişimin yapılması, belediyelerdeki insan havuzunun ortaklaşa, mesela birisinin danışmanı yurtdışından muhteşem projeler yazıyor ama diğeri ondan mahrum. İnsan kaynaklarında yardımlaşılması, hizmetin standardizasyonu. Yöneticilerimizin ülkeyi yönetecek bir parti olduğumuzu gösterecek kadar göz önüne getirilmesi. Eğitimlerinin verilmesi. Denetimlerinin yapılması büyük bir zaruriyet. Bunun için CHP Eşgüdüm Eğitim ve Denetim Birimi kuruyoruz. Birimin başındaki genel koordinatörü, onursal başkanı Yılmaz Büyükerşen, sağ kolunda ve sol kolunda iki namuslu, temiz, çalışkan, belediyeciliği bilen, öğretecek ve denetleyecek olacak, bir tanesi de Kadir Albayrak olacak.”
“EL ELE TEKİRDAĞ’A HİZMET EDECEKLER”
“Candan Yüceer, Tekirdağ’ı yönetirken örgütümüzle birlikte yönetecek. Sorunları örgütümüz biliyor. Partimizi asla dışlamadan yönetecek. Ama tüm belediyelere eşit mesafede olacak. Asla ve asla CHP’li mi, değil mi diye ayırmayacak diyoruz ama galiba buna çok ihtiyaç olmayacak çünkü Tekirdağ 1 Nisan’da 12-0 olacak. Bir yandan elbette kimsenin kullanacağı oya ipotek koymak değil. Biz, bize oy veren vermeyen herkese eşit davranacağız ancak Tekirdağlılardan şunu bekliyoruz. Marifet iltifata tabidir. Bu partinin belediye başkanları her birisi birbirinden temiz, birbirinden çalışkan, kurucu belediye başkanımızın getirdiği yer ortada, bir bayrak devir teslimi var. Büyükşehir adayımız yıllardır Tekirdağ’ın adını Meclis kürsüsünde en yüksek sesle, en gür sesle, yılmadan anlatan, komisyonları takip eden bir milletvekilimiz.”
“EMEKLİNİN KAYBI 10 BİN DOLAR”
“2023 rakamları açıklandı. Tekirdağ için çok önemli, benim memleketim için de. Tayyip Bey diyor ki hani yokluk, yoksulluk vardı, bakın Türkiye büyüdü. Ya bir ara öyle küçülttüler ki şimdi telafi edici büyümeyi büyümeden sayıyorlar. Türkiye toplamda büyüdü diye gösteriyorlar ama tarımda Türkiye, 2021’de yüzde 3 daralmıştı, bu sene büyüyecek deniyordu, yine yüzde 0,2 küçülmüş. Türkiye gibi nüfusu artan, Türkiye gibi ihracatı olan, beslenme konusunda çok üst düzeyde bir talebin ortaya çıkmış olduğu, büyük bir ordusu, güçlü bir ordusu olan, genç bir nüfusu olan ülkede, bu kadar verimli toprakları olan ülkede tarımın küçülmesini asla ve asla içimize sindiremiyoruz. Gıda enflasyonu TÜİK’e göre bile yüzde 70. Gerçek gıda enflasyonu yüzde 120 ile yüzde 145 arasında ölçülüyor. Bir yandan Mehmet Şimşek Türkiye’nin kişi başına milli gelirinin 13 bin 110 dolara çıktığını söylüyor ama bir yandan en düşük emekli maaşı 10 bin lira. Açlık sınırı 16 bin 200 lira. Türkiye’de kişi başına 13 bin dolar düştüğüne göre emeklinin kayıp 10 bin doları nerededir? Kayıp 10 bin doları var. Asgari ücretlinin kayıp 7 bin doları vardır. Bu ülkenin emeklisi, bu ülkenin çalışanları. Her birinin cebinde yıllık 10 bin dolar, 300 bin lira kayıpsa, bütün asgari ücretlilerin cebinden 7’şer bin dolar, 210 bin lira kayıpsa, bu para kimin cebinde durmaktadır? İşte bunun hesabını sormak zorundayız.”
“İŞSİZLİĞE, DERİN YOKSULLUĞA MAHKUM EDİYORLAR”
“Tayyip Erdoğan dün bir kez daha seçimleri kaybettiğini görünce, geçen sefer yaptığı gibi iftiraya, yalana, dolana, hakarete sarılacağını gösterdi ve sarıldı. Geçmiş seçimlerde, sonradan kendisinin yalan olduğunu kabul ettiği montaj videolarla, efendim CHP’nin, Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayına, Kılıçdaroğlu’na güya Kandil destek veriyormuş, alkış yapıyormuş. Montaj video yapacak kadar utanmazlığı ele aldılar. Birçok insana şunu söylediler. Evet, açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. Vatanı böldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler oyu bize vermelisin. Bu çok büyük bir yalandı. Seçim geldi, geçti. Yoksul insanları, dardaki insanları beka sorunu ile korkutarak, terörle işbirliği diye yalanlar atarak kandırıp oylarını aldılar, şimdi 10 bin lira emekli maaşına mahkum ediyorlar. İşsizliğe, derin yoksulluğa mahkum ediyorlar. Pazar yerlerinde çürümüş, atılmış, ezilmiş sebze ve meyveyi yüzünü gizleyerek toplayan analarımız var. Onlar o haldeyse, yüzünü gizleyecek olan onlar değil. Bizim, hepimiziz. Esas yüzünü gizleyecek olan Tayyip Erdoğan’dır. Gelinen bu noktada yine yalana sarılarak, insanların açlıklarını, yokluklarını başka bir şeyle telafi etmeye çalışıyor. Aynı Hitler gibi. Yıllar önce Alman halkı açlıktan kırılırken, Alman bebeler açlıktan ağlarken Goebbels, Hitler’e şöyle metinler yazıyordu. Alman çocuklarının tereyağına değil güçlü Alman tanklarının gres yağına ihtiyacı var diye. Şimdi burada bayrak ve ezanla tehdit ediyor.”
“BEKA SORUNU OLUNCA KİMİN NE YAPTIĞINI BİLİYORUZ”
“Bu ülkenin beka sorunu olduğunda, kimin ne yaptığını hepimiz biliyoruz. Beka sorunu nedir, yok olma, istila olma, zapt edilme, ele geçirilme, oldu mu? Vallahi oldu. Matbaayı 200 yıl geç getirince adamlar, 200 yıl ileri geçince, teknolojiye değil de saraylara yatırım yapınca, akla ve insana değil de şatafata yatırım yapınca ve 1200’lerde İngiltere’de parlamento deneyimi başlarken, 1700’lerde Fransa kendi devrimlerini yaparken, herkes demokrasiye giderken, tek adam rejimi sürünce bu memleket yapamadığımız toplarla, yapamadığımız donanmalarla, tuhaf deyimlerle 30 yıl Haliç’e zincirlediğimiz donanma küflenmişken, geldi işgal altına girdi. Bu ülkeye işgal donanmaları geldi. O gün bize bunlar kendilerini milli görüp bizi gayri milli ilan edenlerin çok sevdikleri, peşinden gittikleri, Numan Kurtulmuş’un dediği gibi 150 yıldır aynı yoldayız diyor. O yolun yolcuları o düşman donanmasına kırmızı halı seriyorlardı. Bugün 3 Mart, altı okumuzdan o olmadığında herkesin inancının da inanç özgürlüğünün de tehlikeye girdiği, inananlar için tamamen ibadetin, ezanın da güvencesi olan, kimsenin giyimine, kuşamına karışılmamasının da istediğinin istediğini savunmasının da güvencesi olan laiklik ilkesinin temellerinin atıldığı gündür. Buradan Cumhuriyetin tüm kurucu kadrolarına, kuruluştan sonra yapılan görevlerle devrimlerin yerleşmesini sağlayanlara ve bu toprakları, dünyanın görmüş, geçirmiş olduğu en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’e selamlar olsun.”
“BROŞÜRLERİNDE AKP’NİN AMPULU YOK”
“Şimdi Tayyip Erdoğan demiş ki dünkü yalanlarında, Özgür Özel partisini topladı demiş. İnanamıyorum, bu sözleri nasıl söylüyor. Üyelerine, yöneticilerine demiş ki herhalde bunu nerede söylemem lazım bilmiyorum. Sizin duymuş olmanız lazım. Ben demişim ki seçim geçene kadar sahtekar olun, sahte olun, milleti kandırın, sakın gerçek yüzünüzü göstermeyin. Demişim ki seçime kadar gizlenin, riyakarlık yapın, AKP’lilerden oy toplayın. Değerli partililerim, ben bir şey diyeceksem zaten açıktan söylüyorum da sen bize bir şey demedin demezsiniz, ne diyeceğimi bilirsiniz ama bir şey diyeceksem şunu söylerim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan yürüyün derim. Zaten yürüyorsunuz, altı okumuza ayrı ayrı sahip çıkın derim, zaten çıkıyorsunuz, derim ki yahu örneğin günün birinde hani Türkiye’ye yine had bildirmek için altıncı filo filan gelirse, Tayyip Beyin kendisinin ağabeylerinin yaptığı gibi sakın ona doğru, onu kıble görüp namaz kılmayın, hemen gidin o altıncı filoyu denize dökün derim. Bir genç arkadaşımı görsem, yakasında rozeti yok, kendi rozetimi ona takarım. Ben rozetimizden gurur duyarım. Ama Tayyip Bey ne yapıyor, İzmir’de Tayyip Beyin büyükşehir belediye başkan adayı var. Tayyip Beyin ilçe belediye başkan adayları, bırak rozet takmayı, takmayabilir, ilçe belediye başkan adayıyım der, Türk bayrağı takacağım der, eyvallah. Billboardda AKP’nin amblemi yok, arabada AKP’nin ampulü yok, afişte, broşürde AKP’nin ampulü yok. Diyor ya, sahtekar olun, kendinizi gizleyin, oy alın, gerekirse riyakarlık yapın dedi Özgür. Kişi kendinden bilir işi. Biz böyle bir şeyi aklımızdan bire geçirmedik, onurla, gururla, burada, orada rozet ama İzmirlilere aman rozet kullanmayın, benim resmimi bile asmayın, belki ancak o zaman İzmir’de şansınız olur diyen riyakârı da bir kez daha bütün Türkiye’ye gözler önüne seriyorum, Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir.”
“SÜTTE LEKE VAR ONLARDA YOK”
“Son sözüm şu, bu şehri yönetmeye talip olan 12 pırıl pırıl belediye başkanımıza, sütte leke var, onlarda yok. İnanıyoruz, güveniyoruz ve onları Tekirdağlılara emanet ediyoruz. Tekirdağ’da geçen seçimde ittifaklar vardı, şimdi yok diye kimse endişe etmesin. Çok rakip var diye kimse endişe etmesin. Tekirdağ’da olan, Türkiye’de olan bir büyük ittifak var. Türkiye’deki ittifakımızın adı, Türkiye ittifakıdır. Renklerini ay yıldızlı al bayraktan alır, kırmızı ve beyazdır. Kim ki milli takım gol atınca sevinir, hepsi Türkiye ittifakındadır. Kim ki Filenin Sultanları şampiyon olunca göz yaşlarını tutamaz, işte o bizdendir. Kim ki bu ülke, millet için günü geldiğinde canını vermeyi göze alır, işte onların hepsi Türkiye ittifakındadır. Bir tarafta, Recep Tayyip Erdoğan’ın zihniyeti vardır, bir tarafta biz varız. Tayyip Erdoğan çağırınca birileri havaalanına giderler, kot üstüne perdelik kumaştan yalandan kefen giyerler. Ellerinden ölmeye geldik, kefenimizi giydik de geldik yazar. Vallahi beka sorunu olunca bunların hiçbirisi ortada kalmaz. Ama bir beka sorunu bir daha ortaya çıkarsa kot üstüne perdelik kumaştan yalandan kefen giyenler değil Çanakkale’de dedesi kefensiz yatanlar yine kurtarır bu memleketi… Sizler, Atatürk’ün emanetine sahip çıkanlarsınız. Adaylarımızı yüreklendirin, onlar size güveniyor. Biz de onlara güveniyoruz.”