Çocuk iş cinayetleri raporunda çarpıcı ayrıntılar var!
Yayın: 22.02.2024-16.15/Güncelleme: 22.02.2024-16.15
yenidunyagazetesi.com
Haber Merkezi/Ankara-
‘Çocuk İş Cinayetleri’ raporundan çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı!
Her ayın en geç ilk beş günü içerisinde bir ay evveline dair dijital, görsel, yazılı basından ve emek-meslek örgütlerinden edinilen bilgileri sistematize ederek çözüm önerilerinin ve önerilen bir sektöre özel olarak yer ayrılan “İş Cinayetleri Raporu”nu yayınlayan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), bu ayki öneriyi “Çocuk İş Cinayetleri” olarak tespit etti.
İSİG Meclisi’nin resmi web sitesinde açıklanan “Çocuk İş Cinayetleri Raporu”nda çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Raporun ayrıntılarına göre çocuk iş cinayetlerinin önlenmesi için vakit kaybetmeden önlem alınması gerekiyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 2013-2023 yılları arasını kapsayan ‘Çocuk İş Cinayetleri’ raporunu yayımladı.
Son 10 yılda hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 674
Rapora göre son 10 yılı kapsayan 14-16 yaş ve altı 234, 15-17 yaş arası 437 çocuk olmak üzere 674 çocuk, çalıştıkları işyerlerinde hayatlarını kaybettiler.
Ocak ayında 158 çocuk işçi hayatını kaybetti
Rapor da ölümün en çok yaşandığı iş sahaları trafik kazaları olmak üzere servis kazaları olarak belirtiliyor. Bu oran %28. 2024 Ocak ayında ise en az 158 çocuk işçinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.Yüzde 65’ini ulusal basından; yüzde 35’ini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından derlenen bilgilere dayanarak tespit edilen raporda, Ocak ayında en az 158, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)’in 2013-2023 yılları arasını kapsayan ‘Çocuk İş Cinayetleri’ raporunun ayrıntıları şöyle:
Ocak ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:
İnşaat, Yol işkolunda 45 işçi; Taşımacılık işkolunda 22 işçi; Tarım, Orman işkolunda 16 emekçi (10 işçi ve 6 çiftçi); Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 11 işçi; Metal işkolunda 9 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 9 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 9 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 5 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 4 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Enerji işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 1 işçi; ayrıca derlenen veriler ışığında çalıştığı işkolu belirlenemeyen 5 işçi hayatını kaybetti…
- En çok ölüm inşaat işkolunda meydana geldi. Burada dikkat çekilmesi gereken husus şu: 11 deprem şehrindeki inşaatların başlaması ile 17 inşaat işçisinin ölümü bu şehirlerde meydana geldi.
- Devletin yaptığı inşaatlarda daha çok iş güvenliği önlemi alındığı belirtiliyor. Oysa inşaatlarda kamu, büyük özel şirket ya da müteahhitlerin yaptığı iş fark etmiyor. Bu ay TOKİ’nin (taşeronlara) yaptırdığı inşaatlarda en az 6 işçi hayatını kaybetti.
- Türk inşaat şirketlerinin yurtdışında yaptıkları işlerde de can kayıpları sürüyor. Sadece bu inşaatlara çalışmak için giden 4 işçi kaybetti.
- Şoförlerin ölümü ise trafik kazası olarak görülüyor. Oysa yoğun aşırı-fazla-yoğun çalıştırma, araçların bakımının yetersizliği ve yol sorunları birçok şoförün (tır, kamyon, servis minibüsü, taksi vd.) ölümüne yol açıyor.
- Ocak ayında en az 5 moto kurye çalışma koşulları nedeniyle hayatını kaybetti. Gerek sektördeki örgütlenme faaliyetleri gerek “Moto Kurye Haber-Yorum” gibi çalışmalar da bu ölümlerin daha fazla gündem olmasını sağlıyor.
- Gemi işçisi beş işçi hayatını kaybetti. Moto kuryeler gibi aynı şekilde gerek sendikal hareketin mücadelesi gerek “Deniz İşçileri Platformu” gibi ağların çalışmaları deniz işçilerinin hak mücadelesini ve ölümlerini de görünür kılıyor.
- Ocak ayındaki iş cinayetlerine sektörel açıdan bakıldığında 59 sanayi sektörü işçisi, 45 inşaat sektörü işçisi, 38 hizmet sektörü işçisi ve 16 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.
Ocak ayında; yurtiçi ve yurtdışı ülkelerde iş cinayeti tespit edildi
Ocak ayında 42 şehirde ve yurtdışında 7 ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit edildi.
24 ölüm İstanbul’da; 17 ölüm İzmir’de; 11 ölüm Şanlıurfa’da; 10 ölüm Gaziantep’te; 8 ölüm Konya’da; 7 ölüm Mersin’de; 4’er ölüm Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Hatay, Kocaeli ve Tekirdağ’da; 3’er ölüm Adana, Afyon, Kahramanmaraş, Kayseri, Manisa, Mardin ve Sakarya’da; 2’şer ölüm Aksaray, Bartın, Bolu, Denizli, Elazığ ve Sinop’ta; 1’er ölüm Ağrı, Amasya, Ankara, Çorum, Eskişehir, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kütahya, Malatya, Muğla, Niğde, Osmaniye, Rize, Sivas, Uşak, Azerbaycan, Bulgaristan, Gana, Rusya, Senegal, Sırbistan ve Yunanistan’da meydana geldi…
- Raporlar da toplu bir iş cinayeti olmadığı sürece en çok ölümün olduğu şehir İstanbul oluyor. Gerek nüfus yoğunluğu gerek sanayi ve hizmet sektörünün merkezi olması ve güvencesiz çalıştırmanın bir sonucu bu.
- İzmir ise ölümlerde her ay ilk sıralarda. Sanayi, hizmet sektörü ve ek olarak Aliağa bölgesi ve yine tarımsal üretimin yoğunluğu göze çarpıyor.
- Şanlıurfa ve Gaziantep havzası ise emek yoğun üretime dayalı olması; tarım, inşaat, tekstil, metal sanayinin ağırlığı ve çocuk, kadın, göçmen gibi korunmasız emeğin ucuz işgücü olarak çalıştırılması sonucu ölümlerin yoğunlaştığı bir havza.
Ocak ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:
14 yaş ve altı 3 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 32 işçi, 30-49 yaş arası 62 işçi, 50-64 yaş arası 43 işçi, 65 yaş ve üstü 5 işçi, yaşını bilmediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…
- Ocak ayında ilk dikkat çekilmesi gereken husus 18 yaş altında 7 çocuk işçinin hayatını kaybetmesidir. İkinci husus ise 18-29 yaş aralığında 32 işçiyi hayatını kaybetti. Yani bu ay her dört iş cinayetinin birisinde genç ya da çocuk işçiler hayatlarını kaybetti.
- Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyindedir. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmaktadır.
- Çocuk işçi ölümleri her ay farklı işkollarında meydana gelmektedir. Ocak ayında; 17 yaşında olan iki işçi Muhammed Şahin ve Türkmenistanlı Vefa (soyadı öğrenilemedi) metal işyerinin sahasında kaldıkları konteynerde çıkan yangında; 12 yaşındaki Miraz Terazi ve 14 yaşındaki Faruk Alkan okulların tatil olmasıyla birlikte iş öğrenmek için aileleriyle birlikte çıktıkları uzun yol tır yolculuğunda; 15 yaşındaki Erol Can Yavuz ve 14 yaşındaki Arda Tonbul MESEM kapsamında çalıştıkları ağaç ve metal fabrikalarında; 17 yaşındaki Mehmet Ali Nar ise moto kuryelik yaparken hayatını kaybetti.
“Çocuklar, Devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılıyor.”
MESEM’i ise bu kadar ön plana çıkaran çocuk işçiliğini mesleki eğitim adıyla pazarlayarak “bir gün okulda dört gün işyerinde” diyerek “öğrenci” adıyla kitleselleştirmesi, eğitim ile sanayiyi iç içe geçirmesi (her işkoluna dönük MESEM faaliyetleri ve OSB’lerin içine taşınan meslek liseleri) ve böylece çocukların devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılmasıdır. Bu durum özellikle mevsimlik tarımda sıkça meydana gelen çocuk işçi ölümlerini şehir içine taşımakta ve görünür kılmaktadır. MESEM’li çocuklar 81 şehirde 922 ilçededir, her ailenin bir üyesidir ya da tanıdığımız bir çocuktur.
Ocak ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Ezilme, Göçük nedeniyle 28 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 27 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 25 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 23 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 11 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 9 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 7 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 4 işçi; Şiddet nedeniyle 3 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 1 işçi, Covid-19 nedeniyle 1 işçi; diğer nedenlerden dolayı 10 işçi hayatını kaybetti…
Ocak ayında iş cinayetleri nedenlerinde iki hususa dikkat çekmek istiyoruz. Birincisi, menenjit nedenli işçi ölümleri. İkincisi, işyerlerinde, şantiyelerde ve barınma alanlarında meydana gelen yangınlar…
Akkuyu Nükleer Santral İnşaatında menenjit nedenli işçi ölümleri
• 11 Ocak’ta, 22 yaşındaki işçi Muhittin Oral menenjit tanısıyla tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Muhittin, Şırnak Güçlükonak Şıkeftêspî Köyü’nden çalışmaya gelmişti.
- 14 Ocak’ta, hastanede tedavi gören 26 yaşındaki işçi Mustafa Avşar hayatını kaybetti.
İşyerlerinde hastalıktan korunmak için gerekli önlemler alınmalıdır.
İşyerlerinde hastalıktan korunmak için meningokok aşısı, izolasyon ve temas önlemleri büyük önem taşımaktadır. Akkuyu Nükleer Santralı’nda hastalığın yayılmasının önlenmesi için hem işyeri bazında hem de tüm temaslıları kapsayacak biçimde şehir bazında önlem alınmalı (memleketine gidenlerin temaslıları dahil), kamuoyu hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hem de Sağlık Bakanlığı tarafından eksiksiz olarak bilgilendirilmelidir.
Mevzuat yetersiz mi?4 Aralık 1973 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile çıkan ve yürürlükten kaldırılmış olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün “İşçilere ait yatıp kalkma yerlerinde ve diğer müştemilatında bulunması gereken sağlık şartları ve güvenlik tedbirleri” başlıklı ikinci bölümü işçilerin barınma koşullarının nasıl olması gerektiğini açıklar. Keza kötü barınma koşulları bulaşıcı hastalıklar ve meslek hastalıkları için de davetiye çıkarmaktadır.
Yürürlükten kaldırıldı denmesi bir anlam ifade etmemektedir. Zira norm haline gelmiş, son derece ayrıntılı hükümler içeren bu Tüzük tipi düzenlemeler işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından, bizzat insan yaşamını ilgilendiren maddelerdir. Yeni mevzuatta ayrıntılı bir şekilde tarif edilip edilmemesi, bu önlemlerin alınmaması için bir gerekçe değildir. İlgili Yargıtay kararları da bunu göstermektedir: Yargıtay HGK 08.11.2016, 10-696/704; Yargıtay 10 HD 14.04.2015, 4256/7249; Yargıtay 21 HD 12.09.2017, 3450/6122)
Bundan 46 yıl önce çıkmış olan ve bugüne kadar kullanılagelmiş, şu anda çok daha iyisinin uygulanması gereken tüzük ne diyor kısaca bir bakalım öncelikle:
Madde 47’de işçi konutlarının, bekâr işçiler için müşterek koğuşları bulunan binalar halinde, aileleri ile birlikte oturan işçiler için ise ayrı evler veya apartmanlar şeklinde olacağı ve bir konut için gerekli tesisat tertibat ve müştemilatı bulunması, güneş ve hava alacak ve dış etkilere karşı korunmuş, sağlık ve teknik şartlara uygun bir şekilde inşa edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Madde 48 ise konutların niteliğini, havalandırmasını, büyüklüğünü sağlık koşulları açısından detaylandırıyor: Bekâr işçilerin koğuşlarının her gün kolaylıkla temizlenebilecek, badana yapılabilecek, penceresi açılabilecek şekilde olması, bu koğuşlarda havayı devamlı bir şekilde değiştirebilecek tertibat tesisat, baca, menfez veya elektrikli özel vantilasyon cihazları bulunması öngörülüyor. Koğuşlarda tavan yüksekliği 280 santimetre olarak belirlenirken, kişi başına düşen hava hacminin en az 12 metreküp olarak hesap edilmesi ortaya konuyor. Bu madde oldukça kapsamlı aslında. Bugün yaşadığımız iş cinayetleri aşağıdaki maddeler yerine getirilseydi kesinlikle gerçekleşmezdi demek abartı değil: